29 Temmuz 2013 Pazartesi

“Serbest Piyasaya Geçiş Sürecinde En Önemli Unsur, Dağıtım Özelleştirmeleri”


Elder Başkanı Nihat Özdemir: “Dağıtım özelleştirmelerinin tamamlanmasıyla, serbest piyasaya geçiş sürecinin en temel unsuru tamamlanmış olmaktadır. Eksik kalan üretim özelleştirmelerinin de kısa sürede yapılması piyasanın etkin işlemesi sürecini başlatacaktır. Şimdi, en temel gerekliliklerden birisi dağıtım şebekesinin yenileme ve genişleme yatırımlarının kesintisiz sürdürülmesidir.”
AE_roportaj_nihat_ozdemirElektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’le Türkiye elektrik piyasasındaki özelleştirmeler, kamu ve özel sektörün rolü konusunda görüştük. Ayrıca Özdemir’in elektrik üretiminde kullanılan kaynaklar, yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler ve ELDER’in kuruluş amacı, stratejileri ve hedefleri konusundaki değerlendirmelerini de aldık.
 Türkiye’de elektrik piyasasında dağıtım, pazarın oluşumu ve fiyatların belirlenmesinde Devlet’in rolü  konusunda ne düşünüyorsunuz?
Hedeflenen piyasa yapısı, dünya örneklerinde de olduğu gibi dağıtım hizmet bedellerinin düzenlemeye tabi olması ve düzenleyici kurum tarafından belirlenmesini gerektirmektedir. Bu, serbest piyasa yapısı tamamlanınca da değişmeyecek bir gerekliliktir. Kamu hala üretimin kurulu güç açısından en büyük oyuncusudur. Buna geçmiş yıllardan gelen alım yükümlülükleri de eklendiğinde, kamunun pazarın oluşumundaki rolü, serbest bir piyasa oluşmasına engel teşkil edecek kadar ağırlık kazanmaktadır. Serbest tüketici limitinin beş bin kilowatt saat’e inmesi tedarik açısından rekabetçi bir piyasa yapısının oluşmasına imkan tanımasına rağmen, burada da düzenlenen tarife yapısı içindeki çapraz sübvansiyonlar gerçek bir ikili anlaşmalar piyasasının oluşumunu engellemektedir. Bu kısa vade de birçok piyasa paydaşı tarafından yararlı ve gerekli olarak değerlendirilse bile temelde serbest piyasa hedefine ulaşımı engelleyen, asgaride geciktiren bir durumdur. Tüm bunların, 2015 sonu itibarıyla değişeceğini dolayısıyla, yeterli likidite ve derinliğe sahip ikili anlaşmalara dayalı serbest piyasasının oluşacağını öngörüyoruz. Sektördeki yapılanmamız, tüm özel sektör yatırımcıları için, bu temel gerekliliğe dayanmaktadır.
Elektrik dağıtımı için gerçekleştirilen özelleştirmelerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Sizce başka neler yapılmalı?
Dağıtım özelleştirmelerinin tamamlanmasıyla, serbest piyasaya geçiş sürecinin en temel unsuru tamamlanmış olmaktadır. Eksik kalan üretim özelleştirmelerinin de kısa sürede yapılması piyasanın etkin işlemesi sürecini başlatacaktır. Şimdi, en temel gerekliliklerden birisi dağıtım şebekesinin yenileme ve genişleme yatırımlarının kesintisiz sürdürülmesidir. Burada önemli kısıtlamalardan birisinin yatırım bütçelerinin tarifeler üzerinde olan etkisi olduğunu da belirtmek gerekir. Bir başka gerçek de dağıtım şirketleri ne kadar güçlü olurlarsa beklenen hizmeti o kadar iyi yapacaklarıdır; bu sebeple Bakanlığın ve düzenleyici kurumun dağıtım şirketlerini güçlü kılacak düzenlemeler ve uygulamalar yapması gereklidir.
Elektrik piyasası sizce nasıl düzenlenmelidir, fiyatların belirlenmesi, lisanslı elektrik izinlerinin verilme usul, yöntem ve prosedürleri nasıl olmalıdır?
Elektrik piyasasını düzenleyen kurum ülkemizde EPDK’dır. Fiyatların piyasada oluşması esastır. Piyasanın serbestliği artıkça fiyatlarda serbestçe piyasa koşullarında oluşacaktır. Sosyal nedenler başta olmak üzere, düzenlemeye tabi tarifeler de yine kurum tarafından belirlenecektir. Lisanslar başta olmak üzere, her türlü işlemin basitleştirilmesi ve azaltılması esastır ki Kurumun yaklaşımı da bu yöndedir.
Elektrik fiyatlarının bütünüyle elektrik piyasası tarafından oluşturulması için hangi düzenlemeler yapılmalıdır?
Düzenlemeler ne kadar azalırsa piyasa o kadar serbestleşir ve fiyatlar piyasa koşullarında oluşur. Ayrıca yukarıda bahsettiğim gibi kamunun elindeki santrallerin özelleştirilmesi bir an önce bitirilmelidir.
Türkiye elektrik piyasasını Avrupa ve Amerika piyasalarıyla karşılaştırdığınız zaman en temel farklar nelerdir sizce?
Bu çok kapsamlı ve teknik bir soru. Ama kısaca iki şey söylenebilir. Temelde modeller aynıdır. Üretim ve tedarik odaklı rekabetçi piyasa. Ancak, uygulamada ülkemize has koşullar sürecin çok yavaş işlemesine neden olmuştur.
Elektrik şebekelerinin akıllı şebekelere dönüştürülmesi süreci ülkemizde sizce nasıl ilerliyor?
Bu, bir tercih değil zorunluluktur. Günümüz dağıtım şebekelerini akıllı olmadıkları sürece yönetmek mümkün değildir. Dağıtım şirketlerimiz, yaptıkları ileri teknoloji yatırımları ile akıllı şebekeye yönelik adımları atmaktadır.
Türkiye ekonomisinin cari açık vermesindeki en önemli neden olarak gösterilen elektriğin üretimi için kullanılan doğalgaz yerine yerli kömürün geçirilmesi gibi girişimler hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Bu girişimleri sadece sektörün bir yatırımcısı olarak değil, bir vatandaş olarak sonuna kadar destekliyorum. Enerji üretiminde bağımsızlık ülkeler açısından en stratejik gerekliliktir. Güneş, kömür, rüzgar her türlü yerli kaynak sonuna kadar teşvik edilmeli, yatırımcılara bu amaçla kolaylıklar sağlanmalıdır. Ülkemizde, milyarlarca ton kömür rezervi olduğu resmi makamlarca belirtilmektedir. Bunun, mutlaka üretim olarak ülke ekonomisine kazandırılması sağlanmalıdır. 6446 sayılı kanunla getirilen teşvikler bu açıdan önemli ve güzel bir gelişmedir. Bununla birlikte, yerli kömür kullanılmasının önündeki engellerin başta ÇED alınmasında karşılaşılan zorluklar gibi yatırımcının önünden kaldırılmalıdır.  Keza devletin elinde bulunan kömür sahalarının da biran evvel üretim yapacak özel şirketlere devrinin sağlanması gereklidir.
Peki  yenilenebilir enerjiler?
Enerji üretiminde yenilenebilir kaynaklardan su kaynaklarımızı oldukça verimli kullanmaya başladık diyebilirim. EPDK’dan aldığımız bilgilere göre, oldukça fazla hidro lisansı alındığını görmekteyiz. Bunların bir an evvel üretime geçmesi en büyük arzumuzdur.
Rüzgarda ve güneşte üretim için yatırımcılarda büyük istek olduğunu gözlemlemekteyim. İlerleyen dönemlerde, gerek rüzgar gerekse güneşten elektrik üretimi ülkemizde hızla artacaktır.
Burada, özellikle güneşe getirilen kısıtlamanın kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz güneş için büyük bir potansiyele sahip. Bugün Almanya 28 bin megawat, İtalya 15 bin megawatt gibi güneş enerjisi yatırımı gerçekleştirmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin 600 megawatt ile kısıtlanan bir lisanslı güneş üretimi anlaşılır değildir.
Yenilenebilir enerji alanında verilen teşvikleri, pazarın durumunu ve lisanslı elektrik üretimi için belirlenen mevzuat ve düzenlemelere nasıl bakıyorsunuz?
YEK ile getirilen teşvikler yatırımcıyı yeterince teşvik etmemektedir. Bir örnek verirsek, İtalya güneş teşviklerini ilk aşamada 40 Euro cent başlattı. Almanya içinde benzer teşvik rakamlarından bahsedebiliriz. YEK kapsamında rüzgarda 7.3 dolar cent, güneşte 13.3 dolar cent kilowatt başına teşvik verilmekte olup, bu rakamlar özellikle AB rakamları ile karşılaştırıldığında yatırımcıları teşvik etmekten uzaktır. Şu anda, rüzgarın kurulu güçteki payı yüzde 2’dir; güneşin ise payı yoktur. Bu, teşvikleri yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini göstermektedir. 2023 yılında yüzde 30 yenilenebilir hedefimiz düşünüldüğünde, bu rakamlar hedefin çok uzağındadır. Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak yenilenebilir enerji kurulu gücünü ve üretimini artırmak için hepimize çok fazla iş düşüyor.
ELDER Başkanı olarak, yenilenebilir enerji alanında büyük çaplı kuruluşların elektrik üretimi alanına yatırım yapması konusundaki bakış açınız nedir?
Yenilenebilir enerji ile ilgili en büyük endişe, sürekli ve güvenli üretim yapılabilirliğidir. Yenilenebilir yatırımı yapan şirketlerin ölçeğinin büyük olması ve hatta üretim çeşitlemesi yapabilmesi yani sadece yenilenebilir değil diğer üretim kapasitelerine de sahip olması bu riski azaltacaktır. Büyük ölçekli üreticiler sistemde arz güvenliği, rekabet gibi temel gereklilikleri karşılamak adına olumlu katkı yapacaklardır. Asıl kazanan ise, ülke ekonomisi olacaktır.
Yenilenebilir enerji konusunda ya da enerji genelinde yerli ya da yabancı yatırımcılar için beklentiler aynıdır. Yenilenebilir enerji için yatırım seviyemiz olması gerekenin altında. Buradaki yatırımların artırılmasına yönelik bir iki önerim olacak: Öncelikle, başta güneş olmak üzere lisans süreçlerinin önündeki kısıtlamaları kaldırmak gerekiyor. Yatırımcı dilerse, sadece piyasaya satmak üzere YEK kapsamında alım garantisi olmadan istediği kadar yenilenebilir yatırımı yapabilsin.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (ELDER) Türkiye elektrik piyasası açısından önemini değerlendirir misiniz?
Bunu ilk olarak kuruluş amacımızda görebiliriz. ELDER dağıtım özelleştirmeleri başladığında sürecin öngörüldüğü şekilde yürütülmesi, elektrik piyasası kanununun oluşturmayı amaç edindiği piyasanın aksamadan oluşturulmasına katkı vermek amacıyla kurulmuş bir dernektir.
Kurulmaya çalışılan rekabetçi serbest piyasa yapısının en önemli unsuru iletim ve dağıtım alt sektörleridir. Üretim ve tedarikte sağlıklı bir rekabetçi piyasa ancak iletim ve dağıtım şebekelerinin hızla büyüyen talebi de karşılayacak şekilde yatırımlarının gerçekleştirilmesi ve verimli işletilmeleri ile mümkündür. ELDER tüzel kişiliği bu hizmetleri ve faaliyetlerin etkin ve verimli yürütülmesi süreçlerinde, üyeleri arasında işbirliği ve bilgi paylaşımını sağlamak suretiyle doğrudan katkı sağlamaktadır.
Benzer olarak piyasa yapısının oluşturulması kapsamında, sürekli güncellenen ilgili mevzuatın öngörülen piyasa modeline ve sahanın gerçeklerine uygun hale getirilmesinde de doğrudan rol almaktadır.
Kısaca hedeflenen rekabetçi piyasa yapısı dağıtım şirketleri odağında şekillendirilmekte olu ELDER bu odağın temsilcisi ve ortak sesidir.
ELDER olarak, Türkiye’de elektrik piyasasının serbest/kamu pazarı modeli yönünden durumu hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Türk ekonomisinin 1980’li yıllarda rekabete dayalı serbest piyasa modeline geçmesinin ardından, elektrik sektöründe kamu eliyle işletilen monopol yapı, 3096 sayılı, Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun ile 1984 yılında ortadan kaldırılmıştır
2001 yılında yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile piyasanın serbestleşmesi için ilk adımlar atılmaya başlamış yine bu kanunla kurulan EPDK’ya piyasayı düzenleme yetkisi verilmiştir. Bu kanunla, kamu tekelinden serbest piyasaya geçiş öngörülmüştür.
17 Mart 2004’te, Yüksek Planlama Kurulu elektrik üretim ve dağıtım sektörlerinin serbestleştirilmesine ilişkin ilkelerin ve planların yer aldığı Strateji Belgesi’ni yayınlamıştır. Öncelik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine verilmiş olup, üretim özelleştirilmesi ikinci plana bırakılmıştır. Elektrik Dağıtım şirketlerinin özelleştirmesi hemen hemen tamamlanmıştır, üretim özelleştirmelerinin tamamlanmaması TETAŞ ve EÜAŞ’ın halen tekel durumunda satıcı konumunda olmaları serbest piyasanın şu anda oluşmasına en büyük engel teşkil etmektedir. Üretim özelleştirmelerinin tamamlanması TETAŞ’ın alım garantilerinin sona ermesi ve özel sektör üretimlerinin artmasıyla serbest piyasa modelinin tamamlanacağı ancak, gelişiminin ise zaman alacağını düşünmekteyim.
Önümüzdeki döneme yönelik ELDER’in strateji ve hedefleri ne olacaktır?  
Özelleştirilen dağıtım şirketleri bölgelerini devralmaları üzerinden kısa bir süre geçmesine  rağmen, bölgelerinde oldukça başarılı işler yapmaktadırlar. Ancak, kamuoyuna kendimizi ve yaptığımız hizmetleri tam olarak anlatabildiğimiz kanaatinde değilim. Örneğin kamu dönemlerine göre yapılan yatırımlar yaklaşık üç kat artmış bulunmaktadır. Şirketlerimiz yılda bir milyar doların ütünde yatırım yapmaktadırlar. Dağıtım şirketlerimiz, bir yandan kamu dönemine göre misliyle artan yatırımlar ile altyapıyı ileri teknolojileri ile güçlendirirken, öte yandan eğitimli personeli ile nitelikli işgücü ile dağıtım hizmetinin kalitesini artırıyorlar, şebekeyi yeniliyorlar, bakımını yapıyorlar, kayıp-kaçağı düşürmek için büyük gayret sarf ediyorlar. Birkaç yıl  içerisinde,  tüm  tüketiciler elektrik tarifelerini de cep telefonu tarifeleri gibi istedikleri tedarik şirketlerinden seçebilecekler. Bu kullanıcılara maliyet ve hizmet açısından çok farklı seçenekler anlamına gelirken, şirketler için de rekabet anlamına gelmektedir.
ELDER şu anda sektöründe çok önemli bir görevi yerine getirmektedir. Piyasanın gelişmesinde kanun ve mevzuatlarla getirilen düzenlemelerin yerine getirilmesinde gerek dağıtım şirketlerinin gerekse kamunun en büyük yardımcısıdır.
ELDER’in bu durumdaki strateji ve hedefi,  bu piyasanın oluşmasında teknik konular öncelikli olmak üzere, şirketlerin ortak bilgi üretmesini ve böylece en düşük maliyetler ile uygulamaları hayata geçirmesine katkı sağlamak olacaktır. Başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK olmak üzere tüm kuruluşlar ile birlikte müştereken yaptığımız sektör çalışmalarını daha da geliştirip sağlıklı bir piyasa kurulması için üzerimize ne görev düşüyorsa yapma gayreti içerisindeyiz.
Röportaj: Hüseyin B. Ekmekçi

Haberin Kaynağı için Tıklayınız..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder