Yedi milyar insanın yaşadığı dünyamızda, kırsal-kentsel nüfus dengesi ilk kez şehirler tarafında daha fazla artış göstermiştir. 1 Neredeyse her iki kişiden biri şehirde yaşıyor ve yalnızca yaklaşık 35 yıl içinde her üç kişiden ikisi şehirde yaşıyor olacak. 2 Bu şehirleşmenin de genellikle mevcut nüfusa göre yapılmış olan şehir altyapısı için büyük bir baskı oluşturacağını söylemek de mümkün.
Bununla birlikte şehirde yaşayan vatandaşların da şehirlerinden beklentileri artıyor. Daha yüksek bir yaşam kalitesi, işlerinde yaratıcılık ve mesleki gelişimleri için en uygun koşulları istiyorlar. Güçlü ekonomik kalkınmayı ve sağlıklı iş pazarlarının beslendiği verimli ve sürdürülebilir taşımacılık ve enerji sistemleriyle birlikte, kamusal söylemde söz sahibi olmak, liderlerinden ilham almak ve yaşadıkları yerle gurur duymak istiyorlar.
Tüm bunlar, pek çok şehirde vergi gelirlerinin azaldığı ve kamu işleri projelerinin desteklenmesinin gittikçe daha zor olmaya başladığı bir döneme denk gelmiştir. Aslında bazı şehirlerdeki ekonomik koşullar, içinde bulunulan güç duruma son verme amaçlı olarak yöneticileri kemer sıkma politikaları uygulamaya zorlamıştır. Böyle bir ekonomik ortamda şehir yöneticilerine hızlı ve cesur bir şekilde harekete geçmelerini söylemek mantık dışı olur. Ancak 21. yüzyılda dünya genelindeki tüm şehirler hem vatandaşların hem de işletmelerin odağında olabilmek için rekabet halinde olduklarından yapmaları gereken tam da budur. Bir şehrin çekiciliği, büyüme olanaklarını destekleyen, ekonomik değer oluşturan ve rekabet açısında fark yaratan temel hizmetleri sunabilme yeteneğiyle doğrudan ilişkilidir. Hem ticaret hem de ikamet amaçlı yerleşme olasılığı söz konusu olan kişiler, ayırt edici bir kesimdir, bu kişiler verimli ve amaca yönelik olarak çalışan şehir arayışı içindedir. Akıllı şehirler bu kesimdeki kişilere göredir.
Neyse ki günümüzde şehirleri yönetenler, geçmişteki yöneticilerin hayal bile edemeyecekleri yeteneklere sahiptir. Şehirler artık kentsel ortamlarda yaşamı kolaylaştıran karmaşık sistemleri izlemek, ölçmek ve yönetmek için verileri toplayabilir ve analiz edebilirler. Taşımacılık, su ve enerji sistemlerinin nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlayabilir, tek tek ya da toplu olarak operasyonlarını iyileştirebilirler. Kamu güvenliği sisteminde yapılan değişiklerin eğitim, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler gibi komşu sistemlerde yarattığı etkiyi tahmin edebilirler. Böylece, maliyetleri düşürecek ve şehir genelinde yaşam koşullarını geliştirecek bilinçli ve güvenli kararlar alabilirler.
En gelişmiş şehirler özellikle üç uzmanlık alanına odaklanır
- Daha iyi kararlar alınması için bilgiden yararlanma,
- Sorunları tahmin etme ve proaktif bir şekilde çözüme kavuşturma,
- Daha verimli bir şekilde çalışmak için kaynakları düzenleme…
İleri görüşlü şehirler harekete geçmek için ekonomik koşulların daha iyi olmasını beklemiyor. Bu şehirler, rekabet ortamında kalmaya, kendi isteklerine göre kaynaklarını en üst düzeye çıkarmaya ve taşımacılığın temelini oluşturmaya odaklanıyorlar. Bir diğer deyişle akıllı şehrin tanımını yeniden yapıyorlar.
Daha iyi kararlar alınması için bilgiden yararlanma
Şehirlerimiz adeta verilere gömülmüş durumdadır. Bu veriler, otobüslerden, trenlerden, su ve gaz borularından, hastanelerden ve binalardan gelir. Bu bilgileri gerçek zamanlı olarak toplayıp analiz edebilme yeteneğine sahibiz. Gelişmiş analitik çözümlerin kullanılmasıyla, hem yapısal hem de yapısal olmayan veriler, belediye başkanının ofisinden metro kondüktörüne kadar şehir yönetiminin her düzeyini anlamayı ve buna göre hareket etmeyi kolaylaştıran kavrayışları ortaya çıkarabilir. Şehirler doğru zamanda doğru kişilere doğru bilgileri sağladığında daha iyi kararlar alınır ve kararlarının süregelen etkisi ölçülür.
Oregon eyaletindeki Portland, şehrin dinamik davranışını daha iyi anlamak için ekonomi, barındırma, eğitim, kamu güvenliği, taşımacılık, sağlık hizmetleri, resmi ve kamu hizmetleri de dahil temel sistemler arasında interaktif bir ilişki modeli geliştirmiştir. Bu modeli desteklemek için şehirde, bu sistemlerin nerelerde etkileşim halinde olduğunu öğrenmek için Portland bölgesinde çeşitli alanlardaki uzmanlarla 75’in üzerinde oturum düzenlenmiştir. Daha sonra Portland State University ve Forio Business Simulations araştırmacılarının da yardımıyla şehrin pek çok sistemindeki yaklaşık 10 yıllık geçmiş veriler toplanmıştır.
Sonuçta ortaya çıkan bilgisayar simülasyonunda Portland yöneticileri, şehirdeki sistemlerin birlikte nasıl çalıştığını görmüş ve önceliği olan projeleri tesip edip her biri için 25 yıllık hedef ve performans ölçümleri belirlemiştir.
Sorunları tahmin etme ve proaktif bir şekilde çözüme kavuşturma
Gelişmiş analitik çözümleri, şehir yöneticilerinin yapısal ya da yapısal olmayan verilerdeki modelleri ve eğilimleri verimli ve uygun maliyetli bir şekilde keşfetmelerine yardımcı olabilir. Analitik, resmi birimlerin ve kurumların, silolar halindeki verileri birleştirmelerine yardımcı olur ve tutarlı bilgilere geniş çapta erişim sağlar. Bu güvenilir veri temeline performans ve tahmine dayalı analitiği uygulayarak kurumlar, daha iyi kararlar alabilir ve finansmanın nerelere tahsis edileceğinden devriye arabalarının nerelere konuşlandırılacağına kadar pek çok konuda sonuçları tahmin bile edebilirler.
2005 yılında Memphis Police Department (MPD), Blue CRUSH (İstatistik Geçmişinden Yararlanarak Suçu Azaltma) adındaki tahmine dayalı analitik sistemini oluşturmak için University of Memphis’in Kriminoloji ve Ceza Adaleti bölümüyle bir ortaklık kurdu. Bu sistemde suç modellerinin şemalarının oluşturulması ve analizi için tahmine dayalı analitikler kullanılmaktadır. Suç eğilimlerini oluş süreçlerinde tanıyabilen MPD’nin tahmine dayalı uygulama aracı, bölgedeki güvenlik güçlerine taktiklerini değiştirme ve suçları işlenmeden önce engelleyecek ve daha fazla suçlu yakalayacak şekilde devriye kaynaklarını yeniden yönlendirme yeteneği sağlar. Şehir genelinde uygulanmaya başladığı andan itibaren Blue CRUSH, ağır suçlarda yüzde 30; şiddet suçlarında yüzde 15 azalma sağlamıştır.
Daha verimli bir şekilde çalışmak için kaynakları düzenleme
Şehirdeki sistemlerin karmaşıklığı ve birbiriyle olan bağlantıları, genellikle kolayca ele alınabilecek olumsuzlukların üstünü örtebilir. Örneğin, basit bir koordinasyon eksikliği, şehir yönetiminin ve özel kuruluşların aynı hafta içinde aynı yolu iki kere kazmasına neden olabilir. Kimi zaman bu koordinasyon eksikliği daha yüksek maliyetli ve olumsuz sonuçlar da doğurabilir; örneğin, taşan atık su sistemlerinin elektrik kesintilerine yol açmasıyla birlikte, trafik ışıklarının kapanması ve kamu güvenliği için gereken müdahaleler gibi… Analitik, şehirdeki birimlerin bu tür durumlar için hazırlıklı olmalarına, müdahale çalışmalarının koordinasyonuna ve yönetimine, şehirdeki operasyonların genel olarak verimliliğinin artırılmasına yardımcı olabilir. Ölçümler, etkinlikler ve süreçler gibi bilgileri birimler arasında paylaşarak ve gerçek zamanlı işbirliğiyle şehirler, kaynaklarını iyileştirirken bir yandan durumları daha iyi tahmin edebilir ve bunlara daha iyi yanıt verebilirler.
Aralık 2010’da Rio de Janeiro, 30 farklı şehre ait bilgileri ve süreçleri tek bir operasyon merkezinde bütünleştiren bir bilgi yönetimi merkezi açmış ve şehrin günlük işleyişine ilişkin bütünsel bir görünüm elde etmiştir. Bu operasyon merkezi, acil durumları daha verimli bir şekilde tahmin edip oluşturulacak reaksiyonu koordine etmek için analitik modelleri uygulayarak şehrin nöronu görevini görür. Şehrin operasyon görevlileri artık trafiğin akışını ve toplu taşıma sistemlerini, elektrik ve su kaynaklarının verimliliğini yönetmek için her gün işbirliği içinde olurlar. Belediye Başkanı Eduardo Paes konuyla ilgili olarak, “Rio de Janeiro’da nüfustan yararlanmak ve şehrimizi akıllı bir şehre dönüştürmek için teknolojiyi kullanıyoruz. “Belediye yönetimi için kullanılabilir tüm bilgilerden yararlanmanın yanı sıra gelişmiş operasyon akışına katkı sağlayabilecek girişimlerle vatandaşları bilgilendirmek için bu verileri mobil aygıtlarda ve sosyal ağlarda paylaşıyoruz” şeklinde konuşmuştur.
Sonuç
IBM®’in akıllı şehir yaklaşımı, dünya genelinde 2 bini aşkın bağlantıdan elde edilen kavrayışlara dayanmaktadır. IBM, büyük zorlukların aşılmasında ilham veren liderlerle çalışarak, boyutuna bakılmaksızın her şehre uygulanabilecek, tekrarlanabilir en iyi uygulamalar geliştirmiştir. Şehirlerdeki danışmanlar, gayri menkul tasarımcıları ve enerji şirketleri de dahil olmak üzere gelenekselin dışındaki ortaklarla kurulan ilişkilerde IBM, eyleme geçirilebilir kavrayışlar sağlayarak şehir operasyonlarının verimliliğini tam anlamıyla geliştiriyor ve dönüştürüyor.
Akıllı bir şehir olabilmek için belirli bir süreçten geçilmesi gerekir. Ancak bunun ilk adımı geçmişten sıyrılmayı ve düşünce biçiminde köklü bir değişimi gerektirir. Yetkililer şehirlerini bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirmeli ve becerilerin, bilginin ve yaratıcılığın odağı olacak farklılaştırıcı ve güçlü olduğu yönlerini belirlemelidir. Bu güçlü yönlerin temelini oluşturduğu bir strateji oluşturulmalıdır. Değerlendirme sırasında akıllı şehir olma yolunda hızlı bir başlangıç için “sorunlu noktalar” ya da öncelikler tanımlanmalıdır.
Akıllı bir şehir olma yolunda atılan her adım, verimliliği oluşturur, bu verimliliğin her bir parçası da şehir bütçelerinin üzerindeki yükün bir kısmını hafifletir ve ekonomik kalkınma ve refaha odaklanmak için gereken zamanın ve kaynakların kullanılabilmesini sağlar. Teknolojideki gelişmeler şehirlerin, vatandaşları, şehir ve tüm dünya için oluşturabilecekleri değeri önemli ölçüde artırmıştır. Haydi, şehirlerden başlayarak bir Smarter PlanetTM oluşturalım.
Kaynaklar
1- United Nations Population Fund, State of world population 2011: People and possibilities in a world of 7 billion (New York, New York: 2011), 77.
2- United Nations Population Fund, State of world population 2011: People and possibilities in a world of 7 billion (New York, New York: 2011), ii.
İmza: Gökhan Nalbantoğlu / Ülke Müdürü / IBM Yazılım Grubu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder