30 Mart 2014 Pazar

Kojenerasyon


Kojenerasyon (CHP), tercihen ısı tüketimi olan yerlerde kullanılan ve aynı zamanda bölge ısıtma ağını yararlı ısıyla besleyebilen elektrik enerjisi ve ısı üretebilen modüler yapılı bir sistemdir. Bu sistem kombine ısı ve güç sistemi ilkesine dayanmaktadır.
Elektrik üretgeçi için hareketlendirici olarak yanmalı motorlar, yani dizel veya gaz motorları ve bunun yanında gaz tribünleri kullanan bir sistemdir.
Geleneksel lokal ısıtma sistemleri ve merkezî enerji santrallerine göre gösterdiği yüksek verimlilik derecesi nedeniyle elektrik üretiminden elde edilen atık ısı doğrudan oluştuğu yerde kullanılır. Elektrik enerjisi verimliliği tesis büyüklüğünden bağımsız olarak %25 ile %50 arasında değişmektedir. Bölgesel ısıtma sistemde atık ısı kullanımıyla dahili birincil enerjinin %80'ninden %90'a kadar kullanılabilmektedir. Kojenerasyonlar %40 kadar birincil enerjiyi tasarruf edebilmektedirler.
Geleneksel kojenerasyon birimlerinin beş kilowatt (kW) ile beş megavat (MW) arasında elektrik kapasiteleri vardır. 50 kW altında olanlarda mini kombine ısı ve güç birimlerinden söz edilirken, 15 kW altında olanlara mikro kojenerasyon denir. Mini ve mikro kojenerasyonlar hanelerde, küçük işletmelerde ve yerleşim birimlerinde kullanılmaktadır. Kombine ısı ve güç birimleri aynı zamanda ısıtma santrallerinde tipik olarak birkaç yüz MW'lık enerji kapasiteli santrallerde kullanılmaktadır.

İşletme türleri

İdeal olarak referans şebeke kaplı olup, fazla üretimin elektrik şebekesini beslemesi sağlanır. Isı ısıtma ve sıcak su hazırlamak için kullanılır.
Eğer kojenerasyonun kapasite verimi bölgesel ısınma ihtiyacını karşılamaya yönelikse, ısıtma yönelimli kojenerasyondan bahsedilir. Modüler yapılı tesislerde ısıtma kapasitesindeki ayarlamalarla tek bir agregat ihtiyaca göre açılıp kapatılır. Bir agregatın yapılandırılmasıyla güç çıkışı uygun olarak ayarlanır. Bu gibi tesislerde üretilen elektrik mümkün mertebede tesis içinde kullanılırken, artan enerji genel ağa dağıtılır ve uygun şekilde mahsup edilir.
Elektrik üretimi yönelimli kojenerasyon sistemlerinde kapasite çıktıları elektrik ihtiyacına göre yönlendirilir. Elektrik üretimi sırasında üretilen ısı bir termal depoda sonraki kullanımlar için saklanır veya bir soğutma sistemi üzerinden verimliliği düşürmesine rağmen atık ısı olarak çevreye verilir. Bu tarz çalışma biçimleri genellikle genel ağdan bağımsız olan elektrik ağlarında kullanılır. Öte yandan yenilenebilir hammaddelerle işletilen kojenerasyonlar Türkiye'de genellikle elektrik enerjisi üretimi yönelimli olarak kullanılır, çünkü yenilenebilir enerji kaynakları yasasına göre elektrik dağıtım tarifesinden yüksek karlılık getirmektedir. Üretim sırasında ortaya çıkan ısı şimdiye kadar genellikle göz ardı edilmiş olup, istisnai durumlarda tamamını kullanmak mümkün olmaktadır.
Performans seviyesi bir merkezî santralden birçok tesise paylaştırılıyorsa buna "ağ yönetimli kojenerasyon" denir. Merkezî sistemler arasındaki kojenerasyon ünitelerinin planlamasını ekonomik çerçeve koşullarına göre, örneğin ortak gaz ve elektrik sözleşmeleri gereğince optimizasyonunu sağlanır. Ağ yönetimi sanal enerji santrali fikrinin temel fikirlerinden biridir.

Açıklama

Genellikle kojenerasyon tesisleri tam güç çalışma fonksiyonunda sadece bağlı kullanıcıların maksimal ısı enerji ihtiyacının bir kısmını karşılamak için tasarlanmıştır. Bu şekilde pahalı elektrik üretme tertibatının en iyi şekilde kullanımı sağlanır ve yüksek çalışma saatlerine ulaşması (yıllık 7900 saat çalışma hedeflenirken çoğunlukla 3000 saatten 4000 saate kadar gerçekleştirilebilir) sağlanabilir.
Elektrik beslemeli ısı tankları yardımıyla mini kojenerasyonlar hanelerde kazan yükünü tepe değere getirmeksizin çalışabilir. Böyle bir kojenerasyon temel yükten sonra ısı enerjisi ihtiyacına göre ayarlamaz, tam aksine geleneksel kalorifer sistemi gibi pik yüke göre ayarlama yapar. Bu ayarlama yöntemi öncelikle söz konusu mini kojenerasyonlar da yaygınlık kazanmıştır. Böyle ayarlamalarda kojenerasyonun tekrarlı olarak açılıp kapatılması, makinenin ömrünü kısaltır ve maliyet verimliliğini düşürür. Bir mini kojenerasyona geçiş yaparken mevcut bir ısıtma tesisatı genellikle küçük değişiklikler ile yeniden kullanılabilir. Bu durum öte yandan kojenerasyon tertibatının büyük depolama imkanı veren bir sistemde kullanılması imkanını da sağlar. Kış koşullarında kalorifer tertibatının yeterli olmaması durumunda, mevcut brülor ya da pit yüklü kazanla ısıtmaya eklemlenebilir. Çok nadir ortaya çıkabilen ek ısıtma ihtiyaçlarında basit bir yedek elektrikli ısıtıcının kurulumuyla ekonomiklik sağlanabilir.
Ayrıca büyük kojenerasyonlar da ilave ısıtma depolarıyla optimize edilebilir. Bu şekilde pit yükü yedeğe stoklanır ve bunun yardımıyla kojenerasyondan elde edilemeyen ek ısıtma gereksinimi azaltılır. Ayrıca bu durum yüksek elektrik fiyatlarının olduğu dönemlerde geçici bir elektrik üretimi yönelimli sistem kurmaya olanak verir.

Ekoloji ve çevre yönü

Isıtma yönelimli tesislerin kurulmasındaki ekonomik ve ekolojik tabanlı temel düşünce üretilen ısıyı tamamıyla ve eğer mümkünse elektriği üretim yerinde kullanmaya dayanmaktadır. Artan elektrik ise belirli bir fiyata mahsuben genel elektrik ağına dağıtılmaktadır. Çünkü bu şekilde daha az geleneksel enerji üretim tesisi elektrik üretimi için kullanılmakta ve yerine artan kojenerasyon tesisleri kullanımıyla fosil yakıtlar nedeniyle ortaya çıkan karbondioksit yayılımı azalmaktadır. Bu nedenle kojenerasyon tarzı yenilenebilir enerji üretim tesisleri Türkiye sınırlarında devlet tarafından da desteklenmektedir.
Bir kojenerasyon tesisi klasik ısıtma ve elektrik sağlayıcılarından oluşan santrallere göre çok daha yüksek kullanım verimliliği (kullanılan elektrik enerjisi artı kullanılan ısı enerjisi bölü enerji girdisi) sağlamaktadır. Modern bir taş kömürü enerji santrali ancak %45 verimlilik dercesine ulaşabilmektedir. Yani, yaklaşık olarak üretilen enerjinin yarısı atık ısı olarak düşülmekte, bu atık ısınınsa merkezi büyük santrallerde ısı üretgeçiyle ısı alıcısının genellikle birbirinden uzak mesafelerde bulunması ve atık ısının uzak yerlere dağıtımıyla oluşan yüksek tesis maliyeti ve %10-15 arası belirgin taşıma kaybına sebep olmaktadır. Ayrıca elektrikteki voltaj değişiklikleri ve taşıma sırasında da %2 ile %5 oranında enerji kaybı oluşmaktadır. Kojenerasyon tesisleri %25 ile %50 arasında (büyüklük ve türüne göre) verimliliğe sahip olup, toplam verimliliği elektrik ve ısı üretiminin kombine olarak doğrudan kurulduğu yerde kullanımıyla yaklaşık %90'lara ulaşmaktadır.
Fakat işlem sonrası elde edilen ısının yerinde kullanımının bu avantajı uygun alıcının olduğu varsayımına dayanmaktadır. Konutlar mevsimlere göre çeşitli ısı düzeylerine ihtiyaç duymaktadırlar, örneğin elde edilen ısının anında yerinde kullanımı yaz dönemlerinde kısmen gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca yüksek toplam verimlilik derecesi sadece işlem sonrası elde edilen ısının optimal kullanımıyla, yani yukarıda bahsedildiği gibi ısı yönelimli üretim tesisi şeklinde faaliyet gösterdiğinde geçerli olabilmektedir.
Yağ değişimi, filtre takımı ya da gaz motorlarında buji değişimleri vs. gibi durumlarda oluşan motor bekletmeleri ve buna bağlı olarak servis personelinin geliş gidiş maliyetlerine yapılan harcamalar ekolojik bilançoyu olumsuz olarak etkilemektedir, çünkü küçük ve merkezi olmayan tesislerde özellikle mikro kojenerasyonlar da bu durum kayda değer bir maliyet yükselmesi demektir. Enerji bilançosuna pozitif olarak etkisi ancak üretilen elektriğin kısa nakil hatlarıyla mümkün olmaktadır. İletim maliyetleri bu şekilde azaltılabilir.

Teknik

Orijinal olarak kojenerasyon tesisleri yanmalı motorlara dayanmaktadır, ısı egzozdan ve soğutucu devridaiminde kalorifer suyunu ısıtmak için kullanılır. Bunun yanında Stirling motoru, buhar motoru ve biyokütle gazlaştırıcı makine gibi sistemlerde elektrik üretimi için kojenerasyon tesislerine entegre edilebilir. Kojenerasyon kullanımı içten yanmalı motorun türüne göre, sadece oda ısıtması hazırlamaktan ziyade su buharı, sıcak hava, sıcak yağ ve emme ısı pompası üzerinden süreç ısı üretmeye hizmet etmektedir. Bu şekilde kojenerasyon tesisinin atık ısısından soğuk hava de elde edilebilir. Yakıt olarak fosil ya da yenilenebilir hidrokarbonlardan bitki yağı (genelde hurma yağı), biyodizel (dizel motorlar için), doğal gaz, bağlı olarak biyogaz (Otto motorlar, çift yakıtlı motorlar veya gaz tribünleri için biyogaz motorları) kullanılır, bunun yanında talaş ve ahşap peletleri Stirling motorlarda yaygın kullanılan hammaddelerdendir.
Yanmalı motor veya gaz tribünü temelli kojenerasyon sistemlerinde atık ısı soğuk devir-daiminde ve egzoz sisteminde ortaya çıkmaktadır. Atık ısı, ısı eşanjörü üzerinden konutun merkezi ısıtma sistemine iletilir. Bu şekilde motor kullanımı ve motor etki derecesine bağlı olarak %95 düzeylerinde kullanım oranlarına ulaşabilmektedir. Tam kapasite motor kullanımında safi elektrik etki derecesi motorun ve jeneratörün yakıt kullanımı, büyüklük ve imal biçimine (örneğin turbolu/turbosuz) %20 (mini kojenerasyonlarda) ile %43 (1 MW üzeri kapasiteli dizel motorlarda) arasında değişmektedir.
Yaklaşık 1 ile 5 kW arasında elektrik ve 3-15 kW arası sıcaklık performanslı mikro kojenerasyonlar tek ya da çok haneli konutlarda ısıtma sistemi olarak görev yapabilmektedir. Yüzlerce kW performanslı orta büyüklükteki kojenerasyonlar genellikle küçük yerleşim bölgeleri veya yüzme havuzlarını ısıtmak ve elde edilen elektriği yerinde kullanmak için kullanılmaktadır. Gemi dizel motoruna sahip 10.000 KW üzeri büyük kojenerasyonlar büyük yerleşim birimleri ya da fabrikaların elektrik ve ısıtma sistemlerinde kullanılır.

Ekonomiklik

Bir kojenerasyon sisteminin ekonomikliği için en önemli unsur makinenin tam kapasitede yıllık çalışma saatlerinin büyüklüğüdür (genellikle 4.000 saat). Bu şekilde ekonomik açıdan elde edilen elektrik ve ısı düzeylerini mahsuben tesise yapılan yatırımlar karşılanabilir.
Isı yönelimli kojenerasyon sistemlerinde yıl içinde gerekli olan ısı performansı konut için yılda kaç saat ne kadar kapasiteyle çalışılarak elde edileceği tespit edilir ki yaklaşık olarak yıllık 3.000 saatlik çalışma saatine denk gelmektedir. Genellikle pit ısı performansının %25-30'u olan tepe ısı performansı bu şekilde tespit edilir. Bu yükseklikte bir performansa ulaşmak için kojenerasyonlar birden çok motorla donatılmaktadır.
Yerleşim yerlerinde ısıtma enerjisi ihtiyacı mevsim şartlarına göre çok fazla değişmektedir, özellikle yaz ortasında sıcak su ihtiyacı minimuma düşmektedir. Bu dönemlerde elde edilen ısıyı buna bağıl olarak elektriğe çeviren kojenerasyon modelleri kullanılır ve İhtiyaç dalgalanmaları eşitlenebilir.
Kapsayıcı bir ekonomiklik incelemesi ile bütün yatırımlar ve işletme maliyetleri (amortismanlar, yakıt ve bekleme maliyeti vs.) ve elektrik ve ısı enerjisinden elde edilen gelirler karşılaştırmalı olarak tespit edilir. Ve giderleri minimuma indirme yolları tespit edilir.
Yaz mevsiminde azalan ısı enerjisi ihtiyacının yarattığı maliyetleri düşürmek için bu artık ısıdan yararlanan emmeli soğutma makineleri kullanılarak ortam iklimlendirmesi için kullanılır. Gelecek dönemlerde ise sanal santral kurularak, merkezi olmayan birden çok tesisi merkezi bir sistemden kontrol etme olanağına sahip olunarak yönetim giderlerini düşürmek mümkündür. İhtiyaca göre enerji üretmeyip, ayrıca baz enerji veremeyen güneş ve rüzgar enerjilerine göre kojenerasyon sistemleri ayarlanabilir ısı tamponları ile çok daha verimli çalışabilmektedir. Bölgesel olarak gerekli olan elektrik enerjisi iletildikten sonra, elektrikle beslenen sıcak su tanklarında gerekli ısı enerjisi biriktirilir.
Tek haneli ya da çok haneli konutlara kojenerasyon sistemleri pazarlamanın temel sorunlarından biri tipik doğalgazlı ya da fosil ısıtmalı sistemlere göre yüksek maliyetleridir. Buna rağmen amortismanın çabuk sağlanması ve yüksek verimliliği nedeniyle diğer tip yöntemlere göre daha tercih edilebilir sistemler haline gelmektedir.

Kaynak için Tıklayınız..

Türk bilimadamlarından devrim..!

Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesindeki Elektronik Malzeme Üretim ve Uygulama Merkezi laboratuvarlarında tamamlanan nanoteknoloji projesiyle dünyanın ilk ısı yayan nanokompozit tekstil malzemesi üretildi.

Türk bilimadamlarından devrim!

Düşük voltajda enerjiyle çalışan ürünle portatif sauna, yerden ısıtma sistemi, halı ve battaniye üreten bilim insanları, uzay ve savunma sanayinin ilgisini çekecek giysiler geliştirmeye hazırlanıyor... 
KUMAŞLAR SOBA İŞLEVİ GÖRÜYOR
 
Türk bilim insanlarının geliştirdiği  nanokompozit ısı yayan tekstil maddesi, insanoğlunun ısınma ihtiyacına devrimsel  bir çözüm getirdi. Patenti alınan teknolojiyle artık kumaşlar, soba işlevi  görecek. Konut ısıtmasından astronot kıyafetlerine, modadan savunma sanayine  geniş bir alanda önemli değişiklikler sağlaması beklenen buluşun kullanıldığı ilk  ürün ise "portatif sauna" oldu. 
 
Kalkınma Bakanlığı desteğiyle Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde  kurulan ve yerli kaynaklardan yüksek katma değerli teknolojiler geliştirmeyi  amaçlayan Elektronik Malzeme Üretim ve Uygulama Merkezi (EMUM), yarattığı  patentlerle dikkati çekiyor. Nanoteknoloji ve kimya teknolojileri konusunda  dünyada ilk kez geliştirilen çok sayıda buluş için patent alan merkez, ısı yayan  nanokompozit film ve tekstil maddeleri geliştirilmesi projesiyle ısınma  teknolojisinde devrimsel bir buluşa imza attı. 
 
ISI YAYAN HALI, BATTANİYE ÜRETİLDİ
 
EMUM Müdürü Prof. Dr. Erdal Çelik ve DEÜ Metalurji ve Malzeme  Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Erol'un 2007'de başladıkları  ısı yayan nanokompozit malzeme geliştirmesi projesiyle portatif sauna, konut ve  seralar için yerden ısıtma sistemi, kombiler için su ısıtma sistemi, ısı yayan  halı ve battaniye gibi ürünler geliştirildi. 
 
 Isı yayan tekstil malzemesiyle ilgili AA muhabirine açıklama yapan  Prof. Dr. Çelik, dünyada sayılı bulunan gelişmiş cihazlara sahip merkezde günlük  hayata uygulanabilecek nanoteknoloji projeleri üzerinde çalıştıklarını, metrenin  milyarda biri büyüklüğündeki ölçeklerde çalışarak hayatı kolaylaştıracak işlevsel  malzemeler geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. 
 
Nanoteknolojik müdahaleyle ısı yayan malzemeler geliştirme fikri  üzerinde yürüttükleri tartışmalar sırasında nihai ürün olarak portatif bir sauna  üretip üretemeyeceklerini görmek üzere proje geliştirdiklerini anlatan Çelik,  Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın San-Tez Programı kapsamında desteklediği  projeyle demir çelik sektöründe metallerin eritildiği kazanlarda kullanılan bir  karbon türevi olan grafit malzemesini nano boyutlara uygulamaya çalıştıklarını  söyledi. 
 
6 yıl süren çalışma kapsamında öğüterek nano boyutlara indirgedikleri  grafitleri, polimerler vasıtasıyla tekstil ve film malzemelerinin üzerine  işlediklerini anlatan Çelik, 12 voltluk elektrikle ısı yayan malzemenin homojen  bır ısınma sağladığını ifade etti. 
 
 Isı yayan tekstil ya da filmin en fazla kaç dereceye ulaşabileceğini  önceden belirleyebildiklerini anlatan Çelik, geliştirdikleri malzemenin istendiği  gibi kıvırılıp katlanabildiğini, esnetilebildiğini söyledi. 
 
Klasik ısıtıcılarda ısınmanın metal rezistanslar aracılığıyla  yapılabildiğini, tel üzerinde çok yüksek derecede oluşan sıcaklığın ortama  yayılarak ısı oluşturulduğunu, nanokompozit malzemede ise ısınmanın malzemenin  tamamında homojen olarak gerçekleştiğini, bunun da klasik sisteme göre daha  güvenli ve düşük maliyetli ısınma imkanı sağladığını ifade etti. 
 
"Isı teknolojilerinde devrim yaratacak bir teknoloji geliştirdik" diye  konuşan Çelik, teknolojiyi kullanarak şu ana kadar portatif sauna, ısı yayan halı  ve battaniye ürettiklerini anlattı. 
 
Ürettikleri portatif saunayı halen evinde kullandığını söyleyen Çelik,  şöyle konuştu: 
 
"2 metrekarelik nanokompozit filmle kapladığımız yüzeyi kıvırarak  silindir bir odacık şeklindeki portatif sauna haline getirebiliyoruz. Saunanın  içinde 75 derecelik bir sıcaklık oluşuyor. Nanokompozit malzemeyle ürettiğimiz  diğer bir ürün de ısı yayan halı. Serili olduğu alanda ısı yayan bu malzemeyi  konutların yerden ısıtmasında da kullanabiliyoruz. Malzemenin seri üretimi için  firmalarla görüşme halindeyiz. Bu ürünün günlük hayatta kullanımı ilk olarak ısı  yayan halı, portatif sauna ve küçük boyutlu ısı yayan tekstil ürünleriyle  başlayacak. Isı yayan battaniye ve kıyafetler üzerinde iyileştirme çalışmalarımız  devam ediyor." 
 
 ISINMA MALİYETLERİNİ DÜŞÜRECEK 
 
Dr. Mustafa Erol ise yaptığı açıklamada, ısıya ihtiyaç duyulan her  alanda kullanılabilecek bu malzemenin çok ucuz hammaddelerle üretildiğini, diğer  ısınma araçlarına göre daha düşük kurulum ve çalıştırma maliyetine sahip olduğunu  söyledi. 
 
Laboratuvar koşullarında metrekaresi ortalama 100 liralık toplam  maliyetle üretilen malzemenin seri üretime geçilmesi halinde çok daha ucuza mal  edilebileceğini ifade eden Erol, konutların nanokompozit malzemeyle doğalgaza  göre çok daha ucuza ısıtılabileceğini ifade etti. 
 
GİYSİLER ÜZERİNDE DE DENENİYOR
 
Sistemin giysiler üzerinde denemelerinin devam ettiğini, astronot  giysileri, askeri ve sportif kullanım için de geliştirme çalışması yapıldığını  ifade eden Erol, "Bu teknoloji yakın gelecekte kış giysilerinde önemli  değişiklikleri beraberinde getirecek. Örneğin pille çalışan ısı yayan tekstilden  yapılmış giysiler, kışın üşüme sorununu ortadan kaldırabilecek. Sistemi farklı  yönlerde geliştirme noktasında önerilere açığız. Ayrıca tasarım boyutuyla da  tekstil firmalarıyla görüşüyoruz" dedi. 

26 bin konut çöpten elektrikle aydınlatılıyor..

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından kentin çöplerinin toplandığı sahada kurulan Metan Gazından Elektrik Enerjisi Üretim Tesisi'nde geçen yıl, 43 milyon 186 bin 950 kilowat/saat elektrik üretildi.

26 bin konut çöpten elektrikle aydınlatılıyor

Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, yaptığı açıklamada, Konya'nın çöplerinin toplandığı Katı Atık Depolama Sahası'nda hizmete sundukları tesisin, sadece Konya ve Türkiye açısından değil, yeryüzünde hayatın devamı açısından da öncü ve çevreci bir tesis olduğunu ifade etti. 

Tesisin 4 üniteden oluştuğunu, toplam kapasitesinin saatte 5,6 megavat (MW) olduğunu dile getiren Akyürek, tam kapasite ile çalışan tesisin günlük ortalama 26 bin konutun elektrik ihtiyacını karşıladığını belirtti.

Saatte 2 bin 850 metreküp çöp gazı yakılarak enerjiye dönüştürüldüğünü vurgulayan Akyürek, açığa çıkan ısının da bin 200 metrekarelik alanda oluşturulan serada değerlendirilerek, yıl boyunca domates üretildiğini aktardı.

Akyürek, 2013 yılında 43 milyon 186 bin 950 kilowat/saat elektrik üretilen tesiste, hizmete sunulduğu 2012 yılından bu yana 85 milyon 173 bin kilowat/saat elektrik üretildiğini bildirdi.

Belediye tarafından 2008 yılında hizmete sunulan Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesislerinin de günde yaklaşık 5 ton tıbbi atığı bertaraf ettiğine dikkati çeken Akyürek, "Geçen yıl 2 bin 40 ton tıbbi atığın bertaraf edildiği tesislerde, kurulduğu günden bu yana 8 bin 610 ton tıbbi atığın bertarafı gerçekleştirilmiştir" dedi.

29 Mart 2014 Cumartesi

1 günde 4 bin cam şişe geri dönüşüme kazandırıldı..

Geri dönüşüm konusunda farkındalığı artırmayı amaçlayan Anadolu Cam, Türkiye’nin en kapsamlı sürdürülebilirlik projelerinden biri olan ‘Cam Yeniden Cam’ projesi kapsamındaki faaliyetlerine aralıksız sürdürüyor. Anadolu Cam son olarak Ataşehir Belediyesi ile yaptığı işbirliği kapsamında gerçekleştirdiği ‘Takas Evi’ etkinliğinde cam geri dönüşümünün ülke ekonomisine ve enerji tasarrufuna sağladığı katkıları tüketicilerle paylaştı.
Atasehir-3
Tüm üretim süreçlerini ‘sürdürülebilirlik” ilkesi doğrultusunda kurgulayan Anadolu Cam Sanayii A.Ş., geri dönüşümde farkındalığı artırmayı hedefleyen ‘Cam Yeniden Cam’ projesini Türkiye’nin her köşesine yaymak üzere çalışmalarını hızla sürdürüyor.
Anadolu Cam’ın Cam Yeniden Cam Projesi kapsamında gerçekleştirdiği ‘Takas Evi’ etkinliği son olarak İstanbul’un Ataşehir ilçesinde gerçekleştirildi. Ataşehir Belediyesi işbirliğiyle gerçekleştirilen etkinliğe başta öğrenciler olmak üzere ilçe sakinleri büyük ilgi gösterdi.
Ataşehir Cumhuriyet Meydanı Parkı’nda 19 Mart Çarşamba günü gerçekleştirilen etkinlikte, cam geri dönüşümünün ülke ekonomisine ve enerji tasarrufuna sağladığı katkılar maskotlar, müzik, dans ve çeşitli animasyonlar eşliğinde tüketicilerle paylaşıldı.
‘Cam Yeniden Cam’ projesi kapsamında, eğlenceli ve bilgilendirici aktivitesi ile camın geri dönüşümü hakkında toplumsal bilincin artırılmasını amaçlayan Anadolu Cam’ın standına atık cam şişe getirenlere cam kavanozda Sarelle marka krem çikolata hediye edilirken, yaklaşık 4 bin adet cam şişe atığı geri dönüşüme kazandırıldı.

Türk öğrenciden pil ömrünü uzatan buluş

Türk öğrencinin batarya kullanım süresini 4 katına çıkaran buluşunu dünya konuşuyor.


Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Derinboğaz, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi ürünlerin en büyük sorunu batarya kullanım süresini 4 kata çıkaracak "grafen" maddesinden pil üretti.

Derinboğaz, yaptığı açıklamada, Rus bilimadamları tarafından bulunan nanoteknoloji ürünü grafen maddesini, üniversitede geliştirdikleri reaktör ile üretmeyi başardıklarını belirtti.

Geliştirdikleri makinenin patentini almak için başvurduklarını ifade eden Derinboğaz, şu bilgileri verdi: "Günümüzde bütün elektronik aletlerde, elektrikli otomobil, motosiklet gibi vasıtalarda lityum iyon piller kullanılıyor. İşlemciler, bilgisayarlar çok hızlı çalışıyor ama en büyük sorunu batarya süreleri oluşturuyor. Lityum iyon piller, enerji yoğunluğunu en iyi sağlayan batarya türü olmasına rağmen bu dahi yetmiyor. Bunu çok önemli bir sorun olarak görerek, bu konuda bir çalışma yapmak istedim. Rus bilimadamlarının geliştirdiği grafen malzemesinden pil ürettik. Bu pil, lityum iyon pillere göre iki kat hızlı şarj oluyor. Şarj olduktan sonra ise kullanım süresini yüzde 400 oranında artırıyor."

Pilin henüz piyasaya çıkacak düzeyde olmadığını aktaran Derinboğaz, "Geliştirdiğimiz pilin en büyük sorunu, 10 kez şarj edip deşarj ettikten sonra pilin ömrünün azalmaya başlaması. Azalıp en sonunda lityum iyon pillerle aynı performansa düşüyor. Ancak bu sorunu da aşacak fikirlerimiz var. Grafenle birlikte, başka bir madde ile pilin dayanıklılığını 1-2 yıl aynı seviyede kalacak şekilde artırmayı düşünüyoruz. Bunun için de araştırmalara devam etmemiz, daha fazla deney yapmamız gerekiyor" diye konuştu.

"Sponsor ya da şirket ortağı arıyoruz"

Öğrenci Ceyhun Derinboğaz, pilin prototipini de hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Bu konuda bir şirket kurduk. Projemiz için Bilim , Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 100 bin lira destek aldık. Ürettiğimiz grafeni de satmaya başladık. Çok sayıda üniversiteden akademisyenler çalışmak istedikleri için bizden bu malzemeyi alıyor. TÜBİTAK 1507 desteği almak için başvurduk. Ancak bu desteğin yüzde 20'lik bölümünü KDV'siyle birlikte ödememiz gerekiyor. Bu desteği sağlamak için de sponsor bulmayı ya da şirketimizin hisselerinin bir bölünü satmayı düşünüyoruz."

Kaynak için Tıklayınız..

7 Mart 2014 Cuma

2.7 milyar dolarlık rüzgar savaşı..!

2.7 milyar dolarlık rüzgar savaşı!
Orman Bakanlığı ile enerji şirketleri Gelibolu’da karşı karşıya geldi. Bakanlık’ın bölgenin tarihi ve ekolojik açıdan değerli olduğu gerekçesiyle bölgeyi ‘Milli Park’ ilan etmek istedi. Lisans alan yatırımcılar ise karara tepki gösterdi.

Truva ve Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası şimdi bir başka büyük mücadeleye sahne oluyor. Bölgeye rüzgar santrali kurmak isteyen yatırımcılar ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı bürokratları arasında 1 yıldır devam eden savaşın ekonomik büyüklüğü ise tam 2.7 milyar dolar...

Türkiye’deki rüzgar yatırımları hızla artıyor. Bugün toplam elektrik üretiminin yüzde 3’ü rüzgar santrallerinden sağlanıyor. Toplam kurulu güç ise 3000 megavata ulaştı. İnşası halen devam eden ve kısa zamanda devreye alınması planlanan santrallerin büyüklüğü ise 1000 megavat. Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan yol haritasına göre, 2023 yılına kadar toplam kurulu güç 20 bin megavata çıkarılacak.

Milli Park olabilir mi?

Tam her şey yolunda giderken bir ‘Ankara klasiği’ olarak devreye yine bürokrasi girdi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü geçtiğimiz yıl İstanbul ve Marmara Bölgesi’nin ‘Milli Park’ ilan edilmesini öngören bir tebliğ yayınlamak için harekete geçti. Düzenlemeyle İstanbul ve Gelibolu yarımadası milli park ilan edilecek ve bölgeye yatırım yapmak isteyenlere yeni izin verilmeyecekti.

Daha önce lisans almış olan yatırımcılar bu gelişme üzerine soluğu Enerji Bakanlığı’nda aldı. Bakan Taner Yıldız ile yapılan görüşmelerin ardından Orman Bakanlığı’na gidildi. Hemen ardından da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Enerji Komisyonu ve Çevre Komisyonu üyeleri ziyaret edildi. Bu çalışmaların sonrasında tebliğ çalışması durduruldu. Ancak Orman ve Su işleri Bakanlığı, herhangi bir mevzuat olmamasına yaklaşık 1 yıldır bölgeye yeni yatırım yapılmasını bürokratik yollarla engelliyor.

1500 megavatlık sarsıntı

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Ataseven, “Bölgede izin bekleyen projelerin toplam büyüklüğü 1500 megavata ulaşmış durumda. Bunun parasal değeri 2 milyar euroyu (2.7 milyar dolar) buluyor. Sorunun en kısa zamanda çözülmesini arzu ediyoruz” dedi. Ataseven, TEİAŞ tarafından yeni yatırımlara kolaylık sağlaması için 3000 megavatlık ilave tesis edildiğine işaret ederek, “Bu imkandan da maalesef yatırımcılar istifade edemiyor. Bu da bizi fazlasıyla rahatsız ediyor” bilgisini verdi.

Kanadalılar rüzgara kapıldı

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) verilerine göre geçtiğimiz yıl 646 megavatlık rüzgar santrali sisteme katıldı. Rüzgar santrallerinde 7 milyar 494 milyon megavat elektrik üretildi. Rüzgar liginin şampiyonu ise Polat Enerji oldu. Polat Enerji, 327 megavatlık kurulu güce ulaşarak uzun yıllardır liderliği elinde bulunduran Demirer Ailesi’ni geride bıraktı. Polat Enerji, Kanada’da 76.1 milyar dolarlık varlık yöneten The Public Sector Pension Investment Board adlı emeklilik fonuna satılmıştı. Fon, Kanadalı güvenlik güçlerinin ve atlı polislerin parasını yönetiyor. Sıralamada Demirer Enerji 315 megavat ile ikinci olurken, Bilgin Enerji 295 megavatlık kurulu güçle üçüncü oldu. Enerjisa 187.2 megavat ile sıralamada dördüncü olurken, Aksa Enerji 147 megavat ile beşinci sıraya yerleşti.

MARMARA BÖLGESİ YATIRIMDA BİRİNCİ

En fazla rüzgar santrali Ege Bölgesi’nde bulunuyor. Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki kurulu gücünün yüzde 40’ını (1210 megavat) Ege Bölgesi’ndeki elektrik üretim tesisleri oluşturuyor. Ege Bölgesi’ni yüzde 35’lik oranla (1054 megavat) Marmara Bölgesi takip ediyor. Akdeniz Bölgesi ise yüzde 14’lük (435 megavat) kurulu güçle üçüncü sırada yer alıyor. Rüzgar enerjisindeki kurulu gücün illere göre dağılımında ise ilk sırayı Balıkesir alıyor. Kurulu güçte yüzde 24’lük bir paya sahip olan Balıkesir’de 712 megavatlık rüzgar enerjisi santrali bulunuyor. İzmir’deki rüzgar santrallerinin kurulu gücü 576 megavata (yüzde 20) karşılık geliyor. Manisa ise 366 megavatlık (yüzde 12) kurulu güçle bu alanda üçüncü sırada bulunuyor. İnşa halindeki santrallerin bölgelere göre dağılımlarına bakıldığında da Marmara Bölgesi’nin yüzde 42’lik oranla ilk sırada olduğu görülüyor. Marmara’yı yüzde 38’le Ege, yüzde 15’le Akdeniz izliyor.

3 Mart 2014 Pazartesi

Lisanssız Elektrik Üretimine 11 Milyar Dolar Yatırım

Lisanssız Elektrik Üretimine 11 Milyar Dolar Yatırım
Lisanssız elektrik üretimine 10 yılda 11 milyar dolarlık yatırım yapılacak.
03.03.2014 / 20:47

Lisanssız Elektrik Üretimi Derneği (Lİ-DER) Başkanı Yalçın Kıroğlu, Türkiye'nin gelecek 10 yılda kendine yetecek enerjiyi üretebilmesi için 118 milyar dolarlık yatırım yapması gerektiğini vurgulayarak, bunun neredeyse 11 milyar dolarının yenilenebilir enerji kaynaklarına ayrılacağını söyledi.

Genç Yönetici ve İşadamları Derneği'nin (GYİAD) düzenlediği "Sektörel Toplantılar" serisinin ikincisinde Türkiye'nin en önemli cari açık kalemini oluşturan"enerji" konusu masaya yatırıldı.

GYİAD Başkanı Burcu Akdarı Toprak, açılışta yaptığı konuşmada Türkiye'nin enerjideki dışa bağımlılığının minimuma indirilmesinin önemine dikkat çekerek, bunun için her türlü kaynağın aktif olarak kullanılması gerektiğini söyledi. Burcu Akdarı Toprak, yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş ve rüzgar santrallerinin artmasının yerli kaynak kullanımını artırıp 60 milyar dolarlık enerji ithalatının yarattığı cari açığın düşürülmesine olumlu katkı yapacağının altını çizdi. Hem tüketici hem de girişimcilerin bu alana yönelmelerini sağlamak için her türlü desteğin verilmesi gerektiğini ifade eden Akdarı Toprak, yerli enerji kaynaklarının kullanılmasının Türkiye'nin ekonomik özgürlüğünü de pekiştireceğini bilirdi.

Toplantıda bir sunum yapan Lİ-DER Başkanı Yalçın Kıroğlu ise lisanssız yenilenebilir enerjiyle elektrik üretiminde çok önemli gelişmelerin yaşandığını belirterek, konutlardan büyük ölçekli işletmelere kadar toplumun tüm dinamiklerinin buradan kazanç elde edebileceğini bildirdi.

Yeni düzenlemelerle Türkiye'de isteyen her vatandaşın kendi elektriğini üretme imkanına kavuştuğunu vurgulayan Kıroğlu, "Vatandaş evinin çatısına veya uygun bir alana koyacağı güneş panelleriyle elektrik üretip ihtiyacından fazlasını 13,3 sente devlete satabilecek. Böylece hem elektrik faturasından kurtulacak, hem de önemli bir birikim ve kazanç elde etme imkanına kavuşacak" dedi.

Güneş Enerjisiyle Su Isıtmada Dünya İkincisi, Elektrik Üretiminde İse Neredeyse Sonuncuyuz
Yalçın Kıroğlu, 1 megawatta (MW) kadar elektrik üretiminin lisansa tabi olmadığını, bunun vatandaşa bir yatırım fırsatı sunduğunu ifade etti. Vatandaşın lisanssız elektriği ikamet ettiği dağıtım bölgesi içinde üretmesine izin verildiğini bildiren Kıroğlu, şöyle devam etti:

"Aileler, çocuklarına bir dikili ağaç bırakmak istiyorlarsa güneş veya rüzgar enerjisine yatırım yapsınlar. İlk yatırım sonra neredeyse sıfır işletme maliyeti ile risksiz kazanç elde edebilirler. Ancak burada aşılması gereken bir sorun var. Güneş enerjisiyle su ısıtmada dünyada Çin'in ardından 2. sırada yer alıyoruz.

Bunun en önemli nedeni çatılara güneş enerji sistemleri yerleştirilirken herhangi bir yerden izin almaya gerek duyulmaması.

Oysaki aynı çatıya çok daha hafif olan elektrik üretmek üzere panel koymaya kalktığınızda birçok bürokratik engeli aşmak zorunda kalıyorsunuz. Bunun için de güneşten elektrik üretimi sıralamasında sonuncuyuz. Bürokrasi hafifletilir, güneşten elektrik elde etmenin yolları açılırsa, Türkiye'nin en büyük cari açık kalemini oluşturan enerji ithalatında hatırı sayılır bir kazanç elde edilmiş olur."


Almanya'nın yılda 900 saat gördüğü güneşten 32 bin MW elektrik ürettiğini, buna karşın yılda 2 bin saat güneş gören Türkiye'nin ise sıralamaya dahi giremediğini anlatan Yalçın Kıroğlu "Türkiye gelecek

10 yılda kendine yetecek enerjiyi üretebilmesi için 118 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor.

Bu yatırımın nerdeyse yüzde 10'unun rüzgar ve güneş enerjisi olarak sadece lisanssız elektrik üretimi alanında gerçekleşeceğini ön görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye için yeni ve büyük bir pazar söz konusu. Elektrik üretecek güneş enerjisi paneli imalatında önemli yatırımlar hayata geçirildi. Önümüzdeki yıl Türkiye'de '' 400 MW üzerinde güneş enerjisi üretimi yapılarak bunun bir kısmı ihraç edilebilir. Buradan da yaklaşık 250 milyon dolarlık yeni bir ihracat kalemi oluşturulabilir''
 dedi.

Kıroğlu, 7 abonenin bir araya gelerek "enerji kooperatifi" kurabileceği bilgisini verirken, hazine arazilerinin lisanssız elektrik üretimi için kiralanabileceğini de sözlerine ekledi.