23 Kasım 2013 Cumartesi

Afşin-Elbistan'a Talih Kuşu Kondu

Afşin-Elbistan'a Talih Kuşu Kondu
Türkiye'nin en büyük linyit kömürü rezervini barındıran Elbistan-Afşin bölgesinin başına adeta talih kuşu kondu.
23.11.2013 / 12:16

Türkiye'nin en büyük bakır maden yatağı, Elbistan-Afşin bölgesinde bulundu.

Yaklaşık 1 milyar ton rezervi bulunan maden sahasının kesin olmayan rakamlara göre 100 yıllık bir işletme kapasitesinin olduğu belirtilirken, söz konusu bakırın ülke ekonomisine katkısının da 20 ila 30 milyar dolar arasında olacağı ifade ediliyor.

Cihan’ın haberine göre,Türkiye'nin en büyük linyit kömürü rezervini barındıran Elbistan-Afşin bölgesinin başına adeta talih kuşu kondu. Madencilik sektöründe Türkiye ve bölge ekonomisi açısından milyarlarca dolarlık bir yatırım ve kazanç anlamına gelen bu keşif, Afşin ilçesine bağlı Hüyüklü köyü ve Elbistan arasında kalan bölgede yapıldı. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün yaklaşık 5 yıldır sürdürdüğü Kahramanmaraş-Osmaniye Polimetal Maden Aramaları Projesi çerçevesinde bölgede yaklaşık 1 milyar ton porfiri bakır molibden bulundu. Türkiye'de hem rezerv hem de oluşum açısından bir ilk olan bakır madeninin yılda 10 milyon ton işleme kapasitesi ile 100 yıl yeteceği belirtiliyor.

Türkiye'nin En Büyük Bakır Sahası

Afşin ilçesine bağlı Hüyüklü köyü Kayışındibi mevkiinde yoğunlaşan aramalarda 900 metre derinliğe kadar yapılan sondajlar neticesinde kurşun ve çinko da içeren maden bölgesinin magmatik kitle çerçevesinde yerin 4-5 kilometre altında oluştuğu ancak yer hareketleri sonucunda yeryüzüne kadar da çıktığı belirlendi. Türkiye'de kütle itibariyle böyle bir maden olmadığını belirten Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nde görevli Jeoloji Mühendisi Cevdet Çakır, bölgede kompleks bir cevherleşme olduğunu kaydetti. Çakır, "Çalışma yaptığımız alanı şuanda Türkiye'de mevcut porfil bakır sahalar içerisinde hemen hemen en büyük saha olarak değerlendirebiliriz" dedi.

Sahada yapılan sondajlar sonucunda yüzeyden 900 metre derinliğe kadar porfiri bakır cevherine rastlandığını kaydeden Çakır, şuanda sondaj karotlarının ayrıştırma çalışmasının Elbistan'da devam ettiğini söyledi. Kendilerinin aldığı numunelerin asıl analizinin MTA Genel Müdürlüğü merkez laboratuarlarında yapılacağını ifade eden Çakır, "Burada sandıklarda gördüklerimiz arazide yaptığımız sondajların karotları. Bu karotların determinasyonunu yapıyoruz. Bu karotlar içerisinde ne kadar cevher içeriği varsa onların kaba bir determinasyonunu yapıyoruz. Daha sonra bu örnekler merkez laboratuarımızda analizi yapılmak üzere gönderiliyor. Analiz sonuçlarına göre sahanın genelinde cevherin yapısı, niteliği ve miktarı hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Biz bu kayaçlardaki cevher içeriğini kayıtlara alıyoruz. Bunu merkeze bildiriyoruz. Analiz sonuçlarına göre daha net bilgiler elde ediyoruz" şeklinde konuştu.

Yıldır Sondaj ve Analiz Çalışması Yapılıyor

Afşin-Elbistan bölgesindeki çalışmanın Kahramanmaraş-Osmaniye Polimetal Maden Aramaları Projesi çerçevesinde 6'sı jeoloji mühendisi olmak üzere çok sayıda görevli tarafından 5 yıldır sürdürüldüğünü hatırlatan Çakır, "Maden araştırmalarında daha öncesinden büyük bir arka plan vardır. Büyük bir saha taranır. Bu alanda bir saha daraltması yapılır. Hangi bölge daha çok yoğunlaşacağımıza ilişkin bir çalışma yapılır ve jeolojik altyapı oluşturulur. Bunun sonrasında analize gönderilmek üzere değişik bölgelerden numuneler alınır. Bunların sonuçlarına göre detay çalışacağımız alanı belirleriz. Bu saha da bu çalışmalar sonrasında ortaya bir sahadır. Şuanda çalışmalar devam ediyor. Henüz net bir rezerv ve cevherin niteliğine ilişkin net bir bilgiye sahip olmamamıza rağmen tecrübe ve gözlemlerimize dayanarak burada bir maden yatağının varlığı bizim için oluşmuş gibi. Ama bu çalışmalar devam ediyor, çalışmaların sonucunda bir rapor hazırlanacak. Bu rapor kurumumuza sunulacak. Daha sonra bu saha değerlendirilecek" dedi.

Bakır, Kurşun ve Çinko Bulundu

İlk çalışmalarında bölgede bakır, kurşun ve çinkodan oluşan kompleks bir rezerv bulunduğunu anlatan Çakır, "Biz ağırlıklı olarak bakır üzerine çalışıyoruz. Bu sahada kompleks bir cevherleşme var. Kurşun ve çinko da içeriyor. Molibden de var ayrıca. Literatürde buna porfiri bakır molibden cevherleşmesi deniliyor. Şuanda Türkiye'de mevcut porfil bakır sahalar içerisinde hemen hemen en büyük saha olarak değerlendirebiliriz. Şuana kadar yaptığımız sondajlar neticesinde böyle bir tespiti söyleyebiliriz. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına bu çalışmayı yapıyoruz. Kurumumuz ülkenin hemen her yerinde bu tür araştırmaları yapıyor" şeklinde bilgiler aktardı.

Kaynak için Tıklayınız..

21 Kasım 2013 Perşembe

MTA’dan dev keşif

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'nün(MTA) Konya Karapınar'da keşfettiği 1,8 milyar tonluk linyit rezervi gözlern yeniden kömür rezervine çevrilmesine yol açtı.
linyit_rezervYeni rezervin keşfiyle Türkiye'de bilinen kömür rezervi 14,1 milyar ton düzeyine çıktı. Bunun 12,8 milyar tonluk bölümünü linyit rezervi, 1,3 milyar tonluk bölümünü de taş kömürü oluşturuyor.
Söz konusu potansiyelin sadece yüzde 44'lük bölümü değerlendirildiğinde, linyitten elde edilebilecek elektrik enerjisi üretim potansiyelinin 120 milyar kilovatsaat (kWh)/yıl olacağı tahmin ediliyor.
Halen mevcut kurulu güç olan 57 bin megavat (MW) içerisinde yerli linyit, taş kömürü ve ithal kömür olmak üzere kömüre dayalı toplam kurulu güç 12 bin 400 MW düzeyinde bulunuyor. Bu miktar toplam kurulu gücün yüzde 22'sini oluşturuyor.
Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ) elindeki sahalar ve MTA'nın yeni rezerv bulduğu saha ile birlikte; Türkiye'deki tüm kömür sahalarının yaklaşık 17 bin MW termik santral kurma potansiyeli bulunuyor. Bu da yaklaşık 20 milyar dolarlık yatırım anlamına geliyor. Türkiye 2023 yılında elektrik kurulu gücünün yüzde 30'unu kömürden karşılamayı ve ithalattaki payını azaltmayı hedefliyor.

Kömürde yeni model
Türkiye'nin zengin kömür potansiyelini değerlendirmek için 2011 sonunda yeni bir model belirlenmişti. Belirlenen modelle, kömürden değil, elektrikten pay almaya yönelik bir rödovans ihalesi yapılmasına karar verilmişti.
Yapım için de yatırımcıya 6 yıllık süre verilmişti. “Sahayı al, ucuna santrali yap, santral elektrik üretmeye başladığında ise devlete kWh başına pay ver” şeklinde özetlenebilecek model ile devlet saha için veya kömür için başlangıçta herhangi bir para istemiyor. Kömürden elektrik üretmeye başladığı andan itibaren devletin pay alması söz konusu oluyor.
Büyük bir yatırımın süresi 6-7 yıl kadar sürdüğü göz önüne alındığında, 2023 hedefini yakalayabilmek için kömürde büyük santrallerin temelinin 2015 yılına kadar atılması gerektiği ifade ediliyor.
Yeni modelle hayata geçirilecek santral projeleri enerji üretimine katkı yapacağı gibi, binlerce kişiye de istihdam sağlayacak.
İlk olarak geçen yıl Adana Tufanbeyli'de 323 milyon ton rezervli sahada, özel sektörün minimum 600 MW santral kurulumuyla ilgili ihaleyi Çinli TEYO firması kazanmıştı. Firma, Tufanbeyli'de yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım yapacak. Santral yılda 4 milyar kwh'lık enerji üretecek.
Tufanbeyli'nin ardından yine geçen yıl ihale edilen 153 milyon ton rezervli Soma sahasında ise 450 MW kapasiteli santral kurulacak. İhaleyi alan Kolin firması yaklaşık 750 milyon dolarlık yatırım yapacak ve buradan yaklaşık 2,9 milyar kWh elektrik üretilecek. Madencilik faaliyetiyle birlikte burada da 2 bin 500 kişiye doğrudan istihdam sağlanması planlanıyor.
En son ihale edilen Bursa-Keles (Harmanalanı-Davutlar) de ise yaklaşık 50 milyon ton kömür rezervi bulunuyor. İhaleyi alan Çelikler firması 270 MW'lık termik santral kuracak ve santralden yılda yaklaşık 2 milyar kWh enerji üretilecek. Yaklaşık 850 milyon dolarlık bir yatırım olacak bu proje devreye girdiğinde bin kişiye istihdam sağlanacak.
Bu arada Kütahya-Tunçbilek'de 300 MW, Muğla-Yeniköy'de 165 MW, Çanakkale-Çan'da 210 MW, Manisa-Soma'da 640 MW gücündeki santral kurma projelerinin de 2013 yılının ilk yarısında ihale edilmesi planlanıyor. Manisa Soma'da kömürden gaz elde etme (SNG) üretim tesisiyle beraber bin 500 MW kapasiteli termik santral kurma potansiyeli bulunuyor.
TKİ'nin özel sektöre açacağı sahalarda toplam 4 bin 135 MW termik santral kurulması hedefleniyor.
TKİ'nin kömürden gaz elde etme (SNG) projesinde de ilk pilot tesis Kütahya Tunçbilek'te kuruldu. Yerli kömürden elde edilecek 1,5 milyar metreküp gazla Türkiye'de konutlarda kullanılan doğalgazın 9'da 1'inin karşılanması planlanıyor. Bu da yıllık 600-700 milyon dolarlık doğalgaz ithalatının kesilmesi anlamına geliyor.
SNG üretim tesisinin Manisa Soma'da da faaliyete geçirilmesi hedefleniyor.
4,4 milyar ton rezerv ile Türkiye linyit rezervinin yüzde 40'ını barındıran Afşin-Elbistan Kömür Sahasını kapsayan yatırımlara dair mutabakat zaptı EÜAŞ ile Abu Dabi Ulusal Enerji Şirketi TAQA arasında geçen yıl Ağustos ayında imzalanmıştı. Konuya ilişkin hükümetlerarası anlaşma ise bu ayın başında imzalandı.
Havzada şu anda çalışır vaziyette toplam kurulu gücü 2 bin 800 MW olan 2 adet termik santral bulunuyor. Sahada mevcut santrallere ilave olarak 8 bin MW kurulu gücünde yeni santral kurma potansiyeli mevcut.
Arap sermayesi ile B, C, D, E ve G sahalarında yeni santrallerin inşa edilmesi, işletilmesi, rehabilitasyonu, modernizasyonu ve yeni kömür sahalarının geliştirilmesi planlanıyor.
Bu yatırımlarla birlikte bölgeden 85 milyon ton/yıl kömür üretilmesi ve bunun karşılığında 45 milyar kWh/yıl enerji üretilmesi planlanıyor. Bu da şu andaki Türkiye elektrik enerjisi üretiminin yüzde 20'sini oluşturuyor. Bu projede de 15 bin kişinin istihdam edilmesi, işletme döneminde ise yaklaşık 8 bin 500 kişiye doğrudan istihdam sağlanması öngörülüyor.
MTA, Konya-Karapınar'da yaptığı çalışmalarla son 5 yılda yapılan çalışmalarla 1,8 milyar ton linyit rezervi buldu. Bu da yaklaşık 5 bin MW termik santral potansiyeli anlamına geliyor. Sonuç olarak 4 bin 135 MW TKİ sahaları, 8 bin MW Afşin-Elbistan ve 5 bin MW'lik Konya-Karapınar sahlasıyla 17 bin 135 MW potansiyelin 2023 yılına kadar üretime geçirilmesi hedefleniyor.
Kömür hala dünyanın en güvenilir ve yaygın enerji kaynağı özellikliğini koruyor ve halen dünya primer enerji üretiminin yüzde 41'i kömürden sağlanıyor. BP 2012 İstatistik Raporu'na göre, kömür tüketimi 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,4 arttı ve ortalamanın üzerinde büyüyen tek fosil yakıt olmasıyla öne çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın tahminlerine göre de 2035 yılında dünya birincil enerji arzında en büyük payın yüzde 29,3 ile kömür olacağı tahmin ediliyor.
Bu arada Türkiye'nin 2011 yılındaki kömür tüketimi yüzde 5,1 artarak 32,4 milyon ton eşdeğeri petrol (TEP) düzeyine çıktı.

Kaynak: Hürriyet

Jeotermal enerji, elektrik üretiminde de kullanılacak

'Termal turizminin başkenti' olarak bilinen Afyonkarahisar'da, jeotermal kaynaklar turizm, ısıtma ve seracılığın ardından elektrik üretiminde de kullanılacak. 2 megawatt elektrik üretecek jeotermal enerji santrali kurmak için çalışma başlattıklarını açıklayan Afyon Jeotermal A.Ş.(AFJET) Genel Müdürü Dr. Yusuf Ulutürk, AFJET'in elektrik enerjisinden yıllık yaklaşık 2 milyon 500 bin TL gelir elde edileceğini söyledi.


jeotermal1.png
Afyonkarahisar'ın jeotermal su enerjisiyle ısıtılması amacıyla Özel İdare, Belediye, Ticaret ve Sanayi Odası ile çeşitli dernek ve kuruluşların ortaklığıyla 18 yıl önce kurulan AFJET, termal turizme su temini ve ısıtmanın ardından termal sera ve elektrik üretimi de yapacak. İl merkezinde 15 bine yakın abonesiyle evleri ısıtan AFJET, gelecek yıl jeotermal sahalarda kurulacak seralara da ısıtma hizmeti verecek. Abone sayısı itibariyle Afyonkarahisar'ın yaklaşık 4'te 1'ini ısıtan AFJET, mevcut abonelerin yanı sıra, 250 dönüm alanda kurulacak teknolojik seraları da ısıtacak.

AFJET Genel Müdürü Dr. Yusuf Ulutürk, hedeflerinin jeotermal enerjiyi ısıtma dışındaki alanlarda da kullanmak olduğunu söyledi. Şu an 6 bin civarında olan termal tesislerin yatak kapasitesinin 10 bine ulaşmasının hedeflendiğini kaydeden Ulutürk, "15 bin abone ve 250 dönüm sera ısıtmasının yanı sıra, bu 10 bin yataklık termal tesislerin hem ısıtmasını hem de termal su teminini sağlamayı hedefliyoruz" dedi.

Jeotermale farklı bir bakış açısı getirmeyi istediklerini vurgulayan Yusuf Ulutürk, 120-130 derece sıcaklıkta çıkan suyun termal banyolarda ancak 40-45 derecede kullanılabildiğini söyledi. Suyu termal havuz ve hamamlara vermeden önce elektrik enerjisi üretimi, seracılık ve ısıtmada kullanacak entegre bir sistem hedeflediklerini kaydeden Ulutürk, şöyle konuştu:

"Termal suyu her ısıda farklı bir amaçla kullanmayı planlıyoruz. 120 derecede çıkan termal suyla önce elektrik enerjisi üreteceğiz. Sonra termal seralar ve konut ya da otel gibi tesisler ısıtılacak. Sonra su 45 dereceye düşürerek termal tedavi hizmetlerinde kullanacak. Termal su tesislere giderken sadece borularda dolaşarak elektrik enerjisi ve seracılıkta kullanılabilecek. Her ısıda ülkemize katma değer sağlayacak. Bu şekilde entegre bir kullanımla jeotermal enerjiyi en verimli ve etkin kullanan şirket olarak tüm termal kuruluşlara örnek olmayı planlıyoruz."

Elektrikten yıllık 2 milyon 500 bin TL gelir


Türkiye'de şu an jeotermal alanlarda 110 megawatt gücünde elektrik üretimi yapıldığını hatırlatan Ulutürk, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yapılan çalışmalarla bu yıl üretimin 200 megawatt'a kadar yükselmesini beklediklerini vurguladı. Jeotermalden elektrik üretiminin su sıcaklığının çok yüksek olduğu yerlerde yapıldığını belirten Ulutürk, şöyle devam etti:

"Sahamızda 120-125 derece civarında su sıcaklığı var. 2 kuyumuzdan yaklaşık 2 megawatt civarında elektrik üretimi planlıyoruz. Bu üretim AFJET'e bugünün değeriyle yıllık yaklaşık 2 milyon 500 bin TL'lik bir gelir sağlayacak. İleride üretimi 4 megawatt gücüne artırmak için de altyapı çalışmalarımız var."
Jeotermal enerjinin entegre kullanılması halinde yıllık 123 milyon TL değerinde 200 bin ton kömür ya da aynı enerjiye eşdeğer 103 milyon TL'lik 15 milyon metreküp doğalgazın yakılmasının önleneceğini açıklayan Ulutürk, bunun hem çevre kirliliğini engelleyeceğini, hem de ekonomiye katkı sağlayacağını belirtti.
Kaynak:DHA

10 Kasım 2013 Pazar

Enerji hesaplarının değişmesi Türkiye'ye yaradı

Enerjide yeni umut yanan buz konusunda Türkiye'yi harekete geçirdi.




Dünyada geleceğin enerji kaynağı olarak bilinen ve 'yanan buz ' olarak da tabir edilen metan hidratın Japonlar tarafından sürpriz şekilde üretilmeye başlanması uluslararası enerji hesaplarını değiştirdi. 

Büyük kaynaklara sahip olduğu belirlenen Türkiye'nin rezerv tespiti ve üretim konusunda mesafe alabilmesi için Milli Metan Hidrat Projesi hazırlandı.


Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Günay Çifçi, Türkiye'nin acil olarak Milli Metan HidratProjesi'ni uygulamaya koyması ve yeni gemileri devreye alması gerektiğine dikkati çekerek, 'Enerji ithalatı nedeniyle cari açık sorunuyla mücadele eden bir ülke için bu kaynağın önemi büyük' diye konuştu.

Kaynak için Tıklayınız..