26 Haziran 2013 Çarşamba

GAP’da Yenilenebilir Enerji ve Verimlilik Eğitimleri Başlıyor

Şanlıurfa’da GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ) tarafından yürütülen “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliğinin artırılması” projesi kapsamında eğitim verilecek.
ae_gap_enerjiGAP BKİ’den yapılan açıklamaya göre, kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi amacıyla 9 farklı ilden profesyonellerin katılacağı yalıtım eğitimlerinin üçüncüsü, 24-27 Haziran’da Harran Üniversitesi Osmanbey Kampüsü’nde gerçekleştirilecek.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
GAP Eylem Planında yer alan ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle düzenlenen eğitimlerde enerji kaynaklarınin verimli tüketiminin sağlanması amaçlanıyor.
Yalıtım sektöründe faaliyet gösteren İzocam’ın yetkililerinden teorik olarak, “Enerji Verimliliği ve TS-825 Isı Yalıtım Kuralları Eğitimi”nin yer aldığı programda katılımcılara sertifika verilecek.


Haberin Kaynağı için Tıklayınız..

Ormanları Koruyan RES’ler İçin Yeni

TÜREB duyurusudur:

ae_ruzgar_ormanRüzgar Sektöründe bir süredir orman izinleri ile yaşanan sıkıntılar TÜREB’ e iletilmiş olup, sorunlara çözüm getirebilmek amacı ile bir dizi toplantılar gerçekleştirilmiştir.
Bu toplantıların amacı ise Ormanlarımızı ve doğayı koruyarak RES projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi ile ilgili izin süreçleri hakkında sektör paydaşlarını bir araya getirerek, çıkarılması planlanan düzenlemeler öncesinde sektörün tüm paydaşlarına cevap verebilecek, uygulanabilir düzenlemelerin hazırlanmasına katkı sağlamaktır.

10. Kalkınma Planı’nda Temiz Enerjiye Ayrılan Yer Büyük

Onuncu Kalkınma Planı’na göre, yerli kaynakların üretimdeki payını artırmak suretiyle enerjide dışa bağımlılığın azaltılması amaçlanıyor.
922917_10151526904674735_936808337_n2014-2018 yıllarını kapsayan Kalkınma Planı’ndaki Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı’na göre, 2011 sonunda birincil enerji üretiminde yüzde 28 olan yurtiçi ve yurtdışı petrol ve doğal gaz çıkarımları dahil yerli kaynak payının, 2018 sonunda yüzde 35′e yükseltilmesi hedefleniyor. 2012′de yaklaşık 39 milyar kilowatt/saat olarak gerçekleşen linyit kaynaklı elektrik enerjisi üretiminin ise 2018 yılında 60 milyar kilowatt/saate çıkarılması ve 10 bin megawattlık ilave hidrolik kapasitenin devreye alınması da programın hedefleri arasında bulunuyor.
Rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal kaynakların elektrik üretiminde kullanılmasına yönelik potansiyel tam olarak tespit edilecek, bu kapsamda jeotermal aramalar hızlandırılacak.

Enerjiverimliliğiningeliştirilmesiprogramı

Plan’da yer alan Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı kapsamında da seçilmiş bazı sektör ve alanlarda enerji verimliliğini iyileştirmeye yönelik çalışmalar yürütülmesi, mevcut bazı uygulamaların yaygınlaştırılması, örnek uygulamaların duyurularak kamuoyu bilincinin yükseltilmesi ve nihayetinde talep tarafı yönetimine katkıda bulunulması amaçlanıyor.
Buna göre, 2018 yılına kadar kamu binalarındaki enerji tüketiminin, 2012 yılı baz alınmak suretiyle belirlenecek göstergeler düzeyinde ve verimlilik artışı uygulamaları ile yüzde 10 düşürülmesi hedefleniyor.
Bu kapsamda, enerji verimliliğine yönelik idari ve kurumsal kapasite geliştirilecek. Enerji verimliliği alanında istatistik, ölçme-değerlendirme ve izlemeye yönelik bir mekanizma oluşturulacak.
Sanayide enerji verimliliği artırılacak. Sanayide harcanan elektriğin yüzde 70′den fazlasını tüketen düşük verimli AC elektrik motorlar daha yüksek verimli olanlarıyla değiştirilecek.

Binalardaenerjiverimliliği

Proje sonrasında sağlanan tasarruflarla geri ödemeye imkan veren enerji performans sözleşmesi (EPS) borçlanma modeli dahil olmak üzere, çeşitli finansman yöntemleriyle kamu binalarındaki enerji verimliliği yatırımları yaygınlaştırılacak. Yetersiz yalıtıma sahip eski binalarda, binayı çevreleyen dış yapı zarfı ve ısıtma sistemleri, yürürlükteki standartları sağlayacak şekilde ısı yalıtımlı niteliğe dönüştürülecek.
Kamuda düşük yakıt tüketimi olan taşıt kullanımı yaygınlaştırılacak.
Kaynak: Enerji Enstitüsü


Haberin Kaynağı için Tıklayınız..

Moğolistan’da Kömürden Rüzgara Geçiş

YeraltıenerjikaynaklarındanyoksunolanMoğolistan,elekrikenerjisieldeetmederüzgargücündenfaydalanmakistiyor.

ae_ruzgar_mogolistanEnerji ihtiyacının yüzde 80′ini kömürden karşılayan Moğolistan, dev santrallerinin hava ve çevreye yaydığı dumanla havası dünyanın en kirlisi olan bölge diye biliniyor. Fakat Moğolistan rüzgar gücünü kullanarak, kömüre bağımlılığı ve hava kirliliğini ortadan kaldırmayı hesaplıyor.
Başkent Ulan-Bator’a 70 kilometre mesafede bulunan geniş arsa, maliyeti 120 Milyon dolar olan rüzgar türbinleriyle elekrik enerjisi elde etme projesi başlatılıyor. Tam 31 adet rüzgar türbini sayesinde başkent elektrik ihtiyacını bir kısmını artık buradan karşılamayı amaçlıyor.
Türbinlerin kurulu olduğu bölgede rüzgar gücünün yüksek olduğu ve ileriki yıllarda başkent dahil birçok yerleşim bölgesine rüzgar türbinleri yerleştirilmesinin hedeflendiği bildiriliyor. İlk belirlemelere göre, önümüzdeki ay elektrik üretimine başlayacak rüzgar türbinlerinin toplam 50 MegaWatt enerji üreteceği kaydediliyor.
Ulan Bator’da kömürle çalıştırılan üç dev santral ise ısıtmanın yanı sıra elektrik ihtiyacını da karşılıyor.

19 Haziran 2013 Çarşamba

Ortadoğu'nun en güçlüsü Türkiye

Ortadoğu'da yapılan ankette ilginç sonuçlar ortaya çıktı..




Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nün 7 Ortadoğu ülkesinde Türk Dış Politikası'nın nasıl algılandığı ile ilgili hazırladığı anket çalışmasında çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Fatih Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Öğretim üyesi Doç. Dr. Savaş Genç, düzenlediği basın toplantısında yaptıkları anket sonucunu değerlendirdi. Genç, Türkiye'nin Ortadoğu elitleri tarafından nasıl algılandığı ile ilgili anket çalışmasının 15 Mart - 1 Haziran günleri arasında Irak, Mısır, Suriye, Tunus, İsrail, Libya ve Filistin'de aralarında akademisyen, karar alıcı, araştırmacı, gazeteci, sivil toplum örgütleri, basın, sanayi gibi 450 elit ile yüz yüze görüşülerek hazırlandığını söyledi.
TÜRKİYE'NİN İSLAM DÜNYASINA YAKLAŞMASI BATIDAN UZAKLAŞMA OLARAK ALGILANMIYOR
Hazırlanan slaytlar ve tablolar eşliğinde anket sonucunu değerlendiren Genç, yaptıkları ankette Ortadoğu elitlerinin Türkiye'nin son dönem politikalarında İslam dünyasına yaklaştığını, ancak Batı dünyasından da uzaklaşmadığı düşüncesinde olduklarını ifade etti. 

Doç. Dr. Genç," Bizim yaptığımız ankette Ortadoğu elitleri Türkiye'nin İslam dünyasına yaklaştığını, başka bir soruyla bunu ölçtüğümüzde ise, bunu Batı dünyası ile uzaklaşma olarak algılamadıklarını gördük. 

Ortadoğu'da böyle algılanmıyor. Bu aynı zamanda eksen kayması var mı? Şeklinde suni olarak çıkarılan tartışmaların da bir kez daha gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. "dedi.

BÖLGEDE MEZHEPSEL BİR GERİLİM VAR

Genç, anket araştırmasında çıkan başka bir sonucun bölgede bir mezhepsel gerilimin çıktığı yönünde olduğunu belirtti. Savaş Genç , "Ankette çıkan başka bir sonuç ise bölgede mezhepsel bir gerilim var. Daha önce Museviler ve Müslümanlar arasında dinsel eksende bir gelirim vardı. Ancak mezhepsel alanda da ciddi bir gerilim olduğunu ve Ortadoğu'da vuku bulan gelişmelerde alınan sonuçların mezhebi referanslarla çok açıklanabileceğini söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE İSLAM COĞRAFYASINDA LİDERLİĞE OYNUYOR ALGISI

Bölge'de NeoOsmanlı bir algının olduğuna işaret eden öğretim görevlisi Genç, "Türkiye'nin İslam coğrafyasında liderliğe oynadığı yönünde İslam ülkeleri arasında bir algı var. Bu algı hiç düşük değil. Yüzde 50'lerin üzerinde. Bunlara paralel olarak Ortadoğu elitleri Türkiye'nin uluslar arası alanda bölgede önemli bir aktör olduğunu da düşünmeye başladı. Türkiye'nin sadece bölgede değil uluslar arası alanda önemli bir aktör olduğu kanısı var." dedi.

SURİYE'DEKİ SÜRECİ UZATAN İSRAİL'İN TUTUMU
Konuşmasında anketlerde çıkan sonuçlarda Ortadoğu elitlerinin yüzde 60'ının Türkiye'nin muhalifleri desteklemesini istediğini ifade eden Genç, "Suriye ile ilgili Ortadoğu'nun hayali üniter bir Suriye, İsrail'in hayali ise parçalanmış bir Suriye'dir. Belki de Suriye'deki savaşı devam etmesini izah eden en önemli kırılma noktalarından biri bu." değerlendirmesinde bulundu.


Haberi Kaynağı için Tıklayınız..

Patronlar kapıda sıraya girdi ‘güneş’e 15 kat talep geldi


Yerli ve yabancı yatırımcı güneşten elektrik üretmek için sıraya girdi. 2013 yılı için 600 MW’lık lisans verecek olan EPDK’ya bir hafta içinde 496 şirket 8899 MW’lık başvuru yaptı. Şirketler arasında Özyeğin, Zorlu, Sabancı, Çalık’ın yanı sıra çok sayıda yabancı şirket de bulunuyor
Hafta başından beri güneş enerjisinden elektrik üretimi için lisans başvurularını kabul eden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na toplam 8899 MW kurulu gücünde 496 şirket başvuru yaptı. En çok başvuru yapılan iller Konya, Van, Mersin, Kayseri ve Karaman oldu. Hüsnü Özyeğin’e ait Fiba, Sabancı Holding’ten Enerjisa, Zorlu, Aksa, Çalık, Bereket ve Boydak gibi Türkiye’nin bütün önemli şirketlerinin yanı sıra İspanyol, İtalyan, İngiliz ve Alman şirketleri de lisans başvurusu yaptı. 
Konuyu değerlendiren EPDK Başkanı Hasan Köktaş, “Bu kadar başvuru 600 megavatlık bir kurulu güç için yapıldı. Bu yatırımlarda 13.3 dolar cent olan alım garantisi tamamen yerli ekipman kullanılması halinde 22-23 sentlere kadar çıkıyor” dedi.
Kapasite her yıl yükselecek
EPDK’ya yapılan başvurular 2013 yılı için ayrılan kapasiteye yapıldı. Ancak hükümetin hedefi her yıl artan miktarda lisans vermek. Bu rakam yakında 3 bin MW’a kadar çıkabilir.

Haberin Kaynağı için Tıklayınız.. 

Devletimiz Enerji Verimliliğini Gerçekten Destekliyor mu ?


Keşke bu sorunun yanıtı tereddütsüz evet olsaydı da, bu soruyu sormaya hiç ihtiyaç duymadan, kolayca “devletimiz ya da ilgili kurumlar enerji verimliliğini olması gerektiği gibi destekliyor” diyebilseydim de, böyle bir yazıyı yazma ihtiyacı duyma yerine, enerji verimliliğine naçizane katkı verebilmek adına, çok daha farklı şeyler yazabilseydim.
Enerjide dışa bağımlı bir ülke durumunda iken bile, enerji verimliliğine yeterince önem verdiğini etkili somut önlemlerle gösteremeyen iradeye, yönetime ne demeli? İşte bunu demeye çalışacağım.
Enerji verimliliği nedir?
Enerji verimliliği, tüketilen enerji miktarının, üretimdeki miktar ve kaliteyi düşürmeden, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirilmesidir. Ya da, daha geniş bir biçimde; gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıplarını önlemek, çeşitli atıkların geri kazanımı ve değerlendirilmesi veya ileri teknoloji ile üretimi düşürmeden enerji talebini azaltması, daha verimli enerji kaynakları, gelişmiş endüstriyel süreçler, enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerin bütünüdür. “Enerji verimliliği nedir” literatürde çok güzel tanımlanmış. Bu konu ile ilgili yazılar yazanlar ya da kürsülerde konuşanlar sıklıkla bu ve benzeri tanımlamalar yaparlar. Güzel tanımlar yapılır, güzel konuşmalar yapılır hatta konuşmalarda esip gürleriz. Ancak, iş icraata gelince genelde eksik kalırız, öte yandan ortak menfaatler noktasında bile maalesef birliktelik sağlayamayız.
Enerji verimliliği nedir? sorusunun literatürdeki cevabını sadeleştirip, işin özünü basitçe anlatabilmek için bir kelime seçecek olsak , “iyileştirmek” uygun olabilir ve sanırım bunun çok fazla eleştirisi olmaz.
İyileştirme ihtiyacı varsa, bir hastalık bir hasta var demektir. Öyleyse; teşhis için bir doktor, iyileştirme için de ilaç lazım.
Tabi ki bu bir sağlık yazısı değildir. Sadece, sağlıklı bir sistem kurulabilmesi için önerilerimi aktarırken, örneklemelere ihtiyaç duyduğum için, arada doktor, hasta, ilaç vs. diyeceğim. Doktorlarımız kusura bakmasın teşbihte hata olmaz derler ya, işte bende bu klişenin altında basit benzetmeler yapabilmek için bu örneği seçtim.
Evet! Enerji verimliliği çalışmalarının hakkını veren, olması gerektiği gibi teşhis ve tedavi raporu ortaya koyan enerji yöneticileri bu işin doktorlarıdır. Enerji verimliliği yüksek cihazlar, ürünler ve sistemlerde bu işin ilaçlarıdır.
Hasta olan hastaneye, doktora gider. İstisnalar dışında, doktor hastanın ayağına gitmez, değil mi?
Konumuza dönersek, devletimizin enerji verimliliği konusunu desteklemesi nasıl olmalıdır? Teşvikler vererek mi, verimlilik artırıcı proje destekleri sağlayarak mı olmalıdır?  Elbette bunlarda olmalı. Ancak gerçekte asıl olan bunlar değildir. Bu ve benzeri desteklemeler bu işe yol vermek için geliştirilmiştir. Bu desteklerden yararlanabilmek kiminle olacak, kim ya da kimler bu işleri yapacak, binalarda ya da sanayi tesislerindeki enerji verimliliği etüt çalışmalarını kimler gerçekleştirecek?
Asıl olan, sistemi oluştururken enerji verimliliği çalışmalarını gerçekleştirecek, bu işlere ivme kazandıracak EVD (Enerji Verimliliği Danışmanlık) firmalarının dolayısı ile enerji yöneticilerinin desteklenmesi onları sahada etkin kılmak için çalışmalar yapılmasıdır.
Hastane olmadan, doktor olmadan halkın sağlığını iyileştirmek için çok şey yapamazsınız. Bu iş te buna benzetilebilir.
Bu ülkenin enerji verimliliği konusunda ilerleme sağlaması, sadece firmaların bireysel çabalarıyla, enerji verimliliği yüksek teknolojiler satan firmaların pazarlamaya ve satışa yönelik faaliyetleriyle, teşviklerle ve VAP’larla gerçekleştirilemez.  Zaten, senede kaç VAP’ a cevap verilebiliyor, ne kadar teşvik verilebiliyor ki. YEGM’ nin de çok kısıtlı sayıda personeli ile ne kadar zamanda kaç tane VAP çalışmasını değerlendirip cevap verebildiği de ayrı bir sıkıntı zaten. Yapılan çalışmaları ülke genelindeki tasarruf potansiyeli olan binlerce tesis ile kıyaslarsak zaten devede kulak bile olmayacaktır. Çünkü, enerjiyi verimli kullanmayan yüksek tasarruf potansiyeline sahip, ulaşılması gereken binlerce sanayi tesisi ve binlerce bina var. EVD firmalarının ya da enerji yöneticilerinin bu firmaları tarayıp bulana kadar zaten kayıplar hızla devam ediyor olacak. Elbette, bu süreçlerde EVD firmaları ayakta kalabilirse.
Ey yükselen neslin değerli yöneticileri!  NEYİ BEKLİYORSUNUZ? 
Amerika’dan, Japonya’ dan, İspanya’ dan, Almanya’ dan birilerinin gelip, enerji verimliliği adı altında EVD firmalarını organize edip toplayıp kendi ürünlerine pazar yaratmak için burada boy göstermelerini mi? Onlar bizi dürtükleyecekte öyle mi ilerleyeceğiz?
Yazıklar olsun bize! Bizim zekâmız, aklımız enerji verimliliği sektörünü dinamik bir hale getirmek için yeterli değil midir? Bunun için öncelikle yapmamız gereken şeyler açık ve net belli değil midir?
ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKENLER BELLİDİR ELBETTE !!!
Bunun için yaptırımlar lazım gelir. Kâğıt üzerinde belirlenmiş bir şeyler zaten var. Ama yaptırımları uygulamazsan hiçbir kıymeti yoktur. Bu zamana dek enerji verimliliğine ilişkin etüt çalışması yaptırmadığı için ceza kesilen kaç firma var. Cezayla olmaz diyecekler. Maalesef bunun yolu yaptırımları hayata geçirmekten geçiyor. Keşke eğitimle ve bilinçlendirerek bunu çözebilsek. Ama bunun için ciddi zamana ihtiyaç var ve ülke olarak böyle bir lüksümüz yok.
Başka türlü olmuyor. Bugün en uygar olarak lanse edilen ülkelerde bile hala çok ağır yaptırımlar yasalarda yerini koruyor.
Sigara konusu yaptırımlarla çözüldü, trafikte uygulanan cezalar olmasa durumumuz ne olurdu kim bilir (hatta cezaların daha da sertleşmesi lazım) , çevre konusunda yaptırımlarla durum bir ölçüde kontrol altına alınmaya çalışılıyor.
Enerji verimliliği konusunda da benzer şekilde yaptırımlar derhal hayata geçirilmeli. Bunun için, yetkili kişiler, ilgili kurum ve kuruluşlar bu konuda etkili girişimlerde bulunmalıdırlar. Bu konu mecliste süratle gündeme alınıp tartışılmalı ve karara bağlanmalıdır. Enerji ! Enerji ! diye herkes konuşup duruyor. Buyurun işte! Enerji verimliliğinde o kadar kötüyüz ki, tesislerimizi iyileştirebilirsek elimizin altında çok yüksek potansiyel var. Niçin bekliyoruz?
Kesinlikle yaptırımları hayata geçirmek lazım. Evet aynen böyle. Böyle olmalı ki, durumu kurtarmak için dinamizm sağlanabilsin. Enerji verimliliği konusunda yapılacak çalışmalar, EVD firmalarının ya da enerji verimliliği yüksek teknolojiler üreten firmaların kendi pazarlarını oluşturabilmek için yapacakları faaliyetlerle doğal akışına bırakılabilecek kadar basit bir konu değildir.
Yurt dışından bazı firmalar ya da kuruluşlar buraya gelip faaliyette bulunmaya çalışıyorlar. Biz yabancı firmaların ya da kurumların yönlendirmeleri ile mi sektörde potansiyel sağlayacağız. Bir Japon, bir İspanyol, bir Alman ya da bir Amerikan kuruluşu gelip, enerji verimliliği ile ilgili bize yön verecekte öyle mi ilerleyeceğiz? Gelsinler. Gelmeliler elbette. Kimse yabancı firmaların bu ülkede çalışma yapmasına karşı değil. Ancak, öncelikle biz işlerliği olacak, sürekliliği olacak bir sistem belirleyelim. Onlar bu sistemin çerçevesinde yapmak istediklerini yapsınlar, teknolojilerini tanıtsınlar ve satsınlar. Ama öncelikle biz ülke olarak, bu işe doğru dürüst bir karakter koyalım, yasalarla yaptırımları gerekirse yeniden belirleyelim ve süratle hayata geçirelim. Sanayi tesislerine ve binalara etüt yaptırma zorunlulukları olduğuna ilişkin uyarı yazıları gönderelim.
Yukarıda doktor hasta durumundan bahsettim. Muayene olabilmek için ne yapıyoruz, randevu alıp sıraya giriyoruz. Bu işte doktor-hasta pozisyonunu, enerji yöneticisi-enerji verimliliği kötü firmaya benzetirsek; şu anda enerji yöneticileri dolayısı ile EVD (Enerji Verimliliği Danışmanlık) firmaları, enerji verimliliği kötü durumda olan firmaları iyileştirebilmek için firmalara gidiyorlar ikna etmeye çalışıyorlar. Yani, doktor hastayı iyileştirebilmek için ikna etmeye çalışıyor. Bu gidişin tam tersine dönmesi mutlaka gerçekleştirilmeli.
Öyle olmalı ki; fabrika sahipleri, sanayiciler, bina yöneticileri ya da ilgili diğer kişiler, öncelikle fayda sağlamak adına ve beraberinde yaptırımlardan zarar görmemek için EVD firmalarından randevu alarak sistemlerinin iyileştirilmesi için gerekeni yapmak zorunda kalmalılar. Gerek binalar gerekse sanayi tesisleri genelinde, firmalara, kurum ve kuruluşlara etüt için uygun zaman verilerek sistem programlı bir şeklide işletilmeli ve etüt için kaydı alınan firmalar yaptırımlardan kurtulmalı. Örneğin, firmalar en geç 1 sene içinde etüt yaptırmak için anlaşma yapmak durumunda kalmalı ve EVD lerde çalışma programlarını buna göre planlayarak devam etmeliler.
EVD leri denetlemekte, YEGM ya da başka bir kuruluş tarafından gerçekleştirilerek, etüt kalitesi üst seviyede tutulmaya çalışılabilir. Elbette enerji verimliliğine ilişkin etüt çalışması yaptırma, bir yaptırım olduğu için yaptırılmamalı, buradaki asıl amaç etüt raporlarında belirtilen iyileştirme önerilerinin uygulanıp verimlilik sağlanmasıdır. Bunun için de eğitim, bilinçlendirme ve denetleme devam etmelidir. Bu noktada da yatırım planlaması yaptırmaya yönelik takipler ve denetlemeler devam etmelidir. Bütün bu çalışmaların yürütülebilmesi için YEGM yada yeni kurulacak bir kuruluşta yeterli personelle dinamik bir kadro oluşturulması olmazsa olmaz bir zorunluluktur elbette.
Bütün bunlar yapılması gerekirken ve birde bu işi layıkıyla yapan firma sayısı çok az iken, bu firmaların yetki sürelerini uzatmak için yaptıkları başvurulara süratle cevap vermeyip, çalışmaları çok yavaş yürüten ve dolayısı ile bu firmaların çalışmalarını kesintiye uğratmasına sebep olan YEGM hangi enerji verimliliğinden bahsediyor.
İşte bütün bunları hatta burada yazamadıklarım başka birçok şeyi de bir arada düşününce başlıktaki soru zihinlerde büyüyor da BÜYÜYOR. Evet tekrar sormak istiyorum !!!
DEVLET ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ GERÇEKTEN DESTEKLİYOR MU? YA DA GERÇEKTEN DESTEKLEMEYE NİYETİ VAR MI?
Ankara’nın etüt yaptırma konusunda yaptırımları süratle hayata geçirmesi gerekir. Bunu hangi kurumla yapacaklarsa, o kurum bu yaptırım sürecinde rol alacak yeterli sayıda personeli istihdam edip, vakit kaybetmeden sanayi tesislerinden başlayarak, önce uyarı, sonrada kontrole başlamalıdırlar. Zor değil, iyi organize olunursa birkaç ay içinde tüm bina ve sanayi tesislerine bu konu ile ilgili yazı ulaştırılır. Hatta, bu konu bağlı bulunulan elektrik kurumları ya da doğalgaz kurumları tarafından bile yapılır ve çok daha hızlı olur. Elektrik ve/veya doğalgaz faturalarıyla birlikte etüt yaptırma zorunluluklarından bahseden bir yazı rahatlıkla gönderilebilir.
Çok daha detaylandırılabilecek bir konu olmakla birlikte, şimdilik sadece basitçe bunları paylaşmayı istedim. Umarım bunları paylaşan kişilerin sayısı artarda bir yol alabiliriz. Yoksa birkaç kişinin yazması dile getirmesi ile bu işler yürümez, sözde kalan “enerji verimliliği sağlamalıyız” ifadeleri ile ilerleyemeyiz. Önemli yerlerde görev alan kişiler, bu işi sadece konuşmalarda ele alıp icraata dökmediklerinde kendilerine ne güven, ne inanç nede saygı kalıyor. Karakter koysunlar, görevlerinin hakkını versinler.
DEVLET ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ GERÇEKTEN DESTEKLEMELİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ KONUSUNDA KARAR MERCİNDE GÖREV ALAN KİŞİLER,  BU İŞİN HAKKINI VERMELİ VE ÇEVRE KONUSUNDAKİ YAPTIRIMLAR GİBİ BİNALARDA VE SANAYİ TESİSLERİNDE ENERJİ ETÜDÜ İLE İLGİLİ YAPTIRIMLARDA, DAHA FAZLA VAKİT KAYBEDİLİP ZARAR GÖRÜLMEDEN SÜRATLE HAYATA GEÇİRİLMELİDİR.
Yazan: Kadir TEKİN

Solar Kiralama İle ABD’de Güneş Enerjisi Kurulumlarında Rekor


Yılın ilk çeyreğinde ABD’de devreye alınan her 2 MW’lık kurulu gücün 1′i güneş  enerjisi yatırımlarında oldu.
Araştırma kuruluşu GTM Research ve ABD’li Güneş Enerjisi Sanayisi Birliği  (SEIA) tarafından hazırlanan bir çalışmada ülkenin güneş enerjisi pazarında  büyüme eğiliminin hızlandığını ve konut tipi sistemlerin bu büyümede önemli pay  kazandığını gösteriyor.
İki kuruluş tarafından hazırlanan ve ABD’de 2013’ün ilk çeyreğinde  gerçekleşen güneş enerjisi yatırımlarını inceleyen çalışmaya göre bu dönemde  ülkenin kurulu güneş elektriği gücü 723 MW yükseldi.
Bu rakamın yılın ilk çeyreğinde ülkede devreye alınan yeni elektrik üretim  kapasitesinin yüzde 48’ini oluşturduğuna dikkat çekilen çalışmada aynı zamanda  güneş enerjisi yatırımları adına en yüksek rakama ulaşılan ilk çeyreklik dönem  olduğu kaydedildi.
Çatı tipi sistemlerdeki artış dikkat çekiyor
Çalışmadaki verilere göre 2013′ün ilk çeyreğinde ülkede devreye alınan 318  MW’lık kurulu gücü büyük ölçekli yatırımlar oluştururken, 164 MW’lık kısmını ise  konutlar için kurulumu yapılan çatı tipi sistemler oluşturdu.
Çalışmada dikkat çekici diğer bir nokta ise konutlarda gerçekleşen çatı tipi  güneş elektriği sistemi kurulumlarındaki artış eğiliminde bu yatırımlara  sağlanan vergi iadesi teşvikleri ile bu yatırımları finansal kiralama yolu ile  yapmayı sağlanan iş modellerinin etkili olması oldu.
Çalışmadaki verilere göre finansal kiralama yolu ile gerçekleşen bu tip  yatırımların devreye alınan toplam kurulu güç içinde oranı Kaliforniya’da yüzde  67, Arizona’da ise yüzde 86 oldu.
Solar kiralama artış eğilimini güçlendiriyor
Finansal kiralama ile çatı tipi kurulumları gerçekleştiren SolarCity tarafından geçen ay yapılan açıklamada şirketin çalışmaları için Goldman  Sachs’tan 500 milyon dolarlık kaynak sağladığını açıklamıştı. Şirketin hisse  senetleri ise 2012′nin Aralık ayında gerçekleştirdiği halka arzdan beri yüzde  200 oranında değer kazanmış durumda.
İki kuruluş ABD güneş enerjisi pazarının 2013′te 4.4 GW, 2016′da ise 9.2 GW’a  yükselmesini bekliyor. Bununla birlikte sektörün dağıtık güneş enerjisi  yatırımları için 2017′ye kadar 48.5 milyar dolarlık finansman ihtiyacı  bulunuyor.

10 Haziran 2013 Pazartesi

Bayraklı'yı Yerinde Dönüştürecek Proje Görücüye Çıktı

İzmir'in Bayraklı ilçesinde gerçekleştirilecek ve ilçenin çehresini tamamen değiştirecek kentsel dönüşüm projesi tanıtıldı..

İzmir Bayraklı’yı çarpık ve riskli yapılardan arındırıp çehresini değitirecek kentsel dönüşüm projesi görücüye çıktı.





İzmir’de ilk kez kamuoyuna sunulan kentsel dönüşüm ve gelişim projesini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ açıkladı. Vatandaşları ev ve arsalarını satmamaları konusunda bir kez daha uyaran başkanlar, Bayraklı’nın rantını Bayraklı’da yaşayan vatandaşların kazanmasını sağlayacaklarını söyledi.
 
İzmir’de kentsel dönüşümün ilk kez Bayraklı’da başladığını, bu kapsamda hazırlanan projenin basın ve kamuoyuna sunulduğu toplantıda konuşan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, yeni Bayraklı’da tepeye kadar çıkan yürüyen bant, yağmur sularını değerlendiren sistem, 4 kat daha fazla yeşil alan, seyir terasları ve güneş enerji panelleri olacağını belirtti.
 
SİZİ BAYRAKLI’DAN GÖNDERTMEM
Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, gecekondu bölgesinde yetişen biri olarak bugünü görmekten gurur duyduğunu belirterek şunları söyledi: ”İzmir’e gelen insanlarımız birçok işin yapıldığını görüyor ancak gecekondulara baktığında hak etmediğimiz eleştirilere maruz kalıyoruz. Yapıları değiştirmemiz lazım. Birinci derece deprem kuşağındayız. Yerinde kentsel dönüşümü başlatan ilk bölge olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 3 kattan 13 kata kadar değişik konutlar tasarlanıyor. 5196 konut olan bölgede 8 bin konut düşünüyoruz. İnşaat yoğunluğu tam tersine düşüyor. 4 kat fazla yeşil alan yaratıyoruz. Elinizdeki kaçak yapıların değerinin çok üstünde yapılara dönüşmesini istiyorum. Bunun dışındaki çözüm doğru değildir. Ortada bir rant olacaksa, gecekondu sahipleri bundan en fazlasını alacak. Kalbim böyle düşünüyor. Büyükşehir Belediye Başkanımız da böyle düşünüyor.
 
Ben sizin başka yere gitmenize izin vermem”
Vatandaşların akıllarındaki en büyük sorunun evlerinin değerine karşılık ev alıp alamayacakları olduğunu vurgulayan Başkan Karabağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç katlı evi olan bir vatandaşın evinin bugünkü değeri 150-200 bin lira ise; biz buna karşılık yeni yapılacak konutların maliyet fiyatı üzerinden örneğin 1-1,5 konut düşecek şekilde önerilecek. Ancak şu anki değeri ortalama 200 bin lira olan konut o zaman 600-700 bin liralık konuta dönüşecek. Geçen günlerde Bayraklı sırtlarından yer almak isteyen bir müteahhit arkadaşım anlatıyor; 'Başkanımız Karabağ, bize evlerimizi satmamamızı söyledi. Satmayacağız' demiş vatandaşlarımız. Bunu duymaktan dolayı ayrıca gurur duydum. Sizlere teşekkür ediyorum. Arsa ve evlerinizi satmayın. Amacımız Bayraklı’nın gelişimini hep birlikte sağlamak ve oluşacak rantı bu bölgede yaşayan insanların gecekondulardan güzel konutlara dönüşen projede kazanmasını sağlamak. Kimseyi mağdur etmeden, minimum zarar ancak maksimum kârla bu projeyi tamamlamak istiyoruz.”
 
İLK YERİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
Başkan Aziz Kocaoğlu, Bayraklı ile yerinde kentsel dönüşümün ilk projesini sunduklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Önümüzdeki haftadan itibaren bilgilendirme ve uzlaşma çalışmaları başlayacak. Projeye bütüncül baktık ve ulaşım akslarını ona göre düzenledik. Sosyal tesis alanları, yürüyüş alanları ve yeşil dokusu, kent ormanları ile yaşanılası bir kent yaratmak zorundayız. Kimse gayrimenkulünü satmasın. Kadifekale’den Uzundere’ye taşıdığımız ve teslim ettiğimiz konutların fiyatları, bizim hesapladığımızın iki katından işlem görüyor”
 
NELER YAPILACAK
Toplam 8 bin konut üretilecek. Evlerin konum ve yükseklikleri güneş, rüzgar ve topografya dikkate alınarak tasarlandı. Depreme ve doğal afetlere karşı güvenli, sağlıklı kentsel yaşam alanları oluşturulacak. Tasarım alanının en üstünden Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’ndan denize erişen yeşil koridorlar yapılacak. Denize yaya ulaşımı kolaylaşacak. Konut adalarında binalar mümkün olduğunca deniz manzaralı olacak ve yüksek yapılan tasarım alanının kuzeyinde inşa edilecek. Ulaşımda çevre yolu bağlantıları sağlanacak. Yatayda ve dikeyde ulaşım birbirine bağlanacak. Eğime uyumlu yollar yapılacak, 3 tane seyir terası ve meydan oluşturulacak ve meydana giren 3 kapı olacak. Bunlardan bir tanesi Homeros, bir tanesi Akdeniz, birisi Smyrna kapıları. Kuzeyde Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’ndan güneye denize inen kesintisiz yeşil koridorda yaklaşık 650 metrelik yürüme bandı oluşturulacak. Bunların üstü güneş panelleri ile kaplanacak. Güneş panellerinden sağlanan enerji ile kamusal alanların aydınlatılması sağlanacak. Alanın kuzeyinde yağmur suları toplanacak. Toplanan sular ile eğimden yararlanılarak yeşil alan sulanacak. Kıyı tasarımının tamamlanmasıyla birlikte vatandaşlar özelikle engelli vatandaşlar için Alsancaktan başlayarak Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’na kadar kesintisiz ulaşım sağlanacak yaya aksı oluşturulacak. Bayraklı Sevgi Yolu ve Smyrna Meydanı’na yürüme bantları ve yaya aksı ile erişebilirlik güçlendirilecek. İZBAN hattı ve Altınyol üzerinden yaya köprüsü yapılarak sahile erişim sağlanacak. Mevcut şelale deresi ıslah edilerek yeşil koridor ile görsellik kazandırılacak. Farklı tip ve metrekarelerde beklenti ve talepleri karşılayacak şekilde konut yapılacak.


Haberin Kaynağı için Tıklayınız..

Binalarınızın Zorunlu Olan Enerji Kimlik Belgesini Aldınız Mı ?

AB’ye uyum sürecinde konutlar için getirilen “Enerji Kimlik Belgesi” alma zorunluluğu 2011 yılında yeni yapılan tüm binalar için geçerli olurken, mevcut bina stoğu için 2017 yılına kadar geçerli olacak. Binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve ısıtma/soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren bu belge, bakanlığın verdiği yetkiyle değerlendirilerek Enve Enerji tarafından binalara verilmektedir.
Çevre ve sürdürülebilirlik politikalarıyla her geçen gün sektöre ve ülkeye katkıda bulunan, Enerji Verimliliği’nin öncü kuruluşlarından Enve Enerji sektörde yer alan yetkisiyle yeni ve mevcut binalara gerekli kriterleri karşıladığı takdirde Enerji Kimlik Belgesi verebilmekte ve binaların enerji tüketimi ve sera gazı salınımını A ile G arasında sınıflandırmaktadır.
Yeni binalar için 2 sene önce başlayan uygulama, 2017 yılında mevcut binalar için de yürürlüğe girdiğinde Enerji Kimlik Belgesi olmayan bina ve dairelerin alım-satım ve kiralama işlemleri yapılamayacak...
Kanun Ve Yönetmelikler Binanıza EKB Almayı Zorunlu Kılmaktadır!
Ülkemizdeki binaların enerjiyi daha verimli kullanmaları yolunda gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin oldukça yoğun çalışmaları bulunuyor. 2007 yılında yayınlanan “Enerji Verimliliği Kanunu” ve 2008 yılında yayınlanan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” ile yeni yapılan binalar 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren zorunlu olarak Enerji Kimlik Belgesi almaya başladı. Mevcut binalara ise 2017 yılına kadar Enerji Kimlik Belgesi alma zorunluluğu getirildi…

Şu Ana Kadar 75.000 EKB Verildi

Enerji Kimlik Belgesi (EKB) yeni binaların belediyelerden yapı kullanma izni alması aşamasında zorunlu tutulduğu için, şimdiye kadar yaklaşık 71.000 yeni bina için EKB düzenlendi. Mevcut binaların EKB alması 2017 yılına kadar zorunlu olmasına karşın bugün için herhangi bir kanuni yaptırım olmadığından dolayı şimdiye kadar yaklaşık 4.000 mevcut bina için EKB düzenlendi.
Yeni binaları EKB alması için en az “C Sınıfı” olması gerekirken, 2012 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesine göre mevcut binaların neredeyse tümünün 2023 yılına kadar en az “C Sınıfı” olması hedefleniyor. Ülkemizdeki binaların yaklaşık %85’inin ısı yalıtımı içermediği göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki 10 yıllık süreçte tüm binaların ısı yalıtımı yapılmak sureti ile enerji verimliliklerini artıracakları ve bu sayede de enerjiden tasarruf yapacakları öngörülüyor.

Mevcut Binalar EKB’yi Neden Almalı?
Isı yalıtımı ile sağlanan yakıt tasarrufu ve ısı yalıtımı sonrası alınmış EKB’nin binanın değerine sağladığı katkı göz önünde bulundurulursa, mevcut binalara önce ısı yalıtımı yapılması, ardından da EKB alınması hem binaya değer katacak hem de kış aylarında doğalgaz maliyetini düşürecektir.
Isı yalıtımı olmayan bir binaya EKB almanın tek faydası, ısı yalıtımı öncesi alınacak apartman/site yönetiminin kararında, binanın enerjiyi ne kadar verimsiz kullandığının belgelendirmesi ve çoğunluk kararın alınmasını kolaylaştırmasıdır. Isı yalıtımı öncesi durumu bilmek elbette ısı yalıtımının sağladığı katkıyı görmek açısından önemlidir, ancak unutulmamalıdır ki, ısı yalıtımı sonrası EKB’nin yenilenmesi gerekecektir, ki bu ek maliyet demektir. Bu sebeplerden dolayı, izlenmesi gereken en doğru yol, önce ısı yalıtımı yaptırmak ardından EKB almaktır.

Isı Yalıtımı Neden Bu Kadar Önemli?

Ülkemizde enerjinin yaklaşık %37,2’sini binalarda, binalarda harcadığımız toplam enerjinin %70’ini de binaları ısıtmada kullanıyoruz. Bu durum, ülkemizdeki toplam enerjinin %26’sını binaları ısıtmak için harcadığımızı gösteriyor. Sadece bu rakamlar, toplam enerjimizin yaklaşık %75’ini ve doğalgazımızın neredeyse %100’ünü ithal yollarla tedarik ettiğimiz göz önünde bulundurulursa, binalarda enerji verimliliğinin ne kadar önemli olduğunu özetliyor.
Binaların tükettiğimiz enerjinin payı bu kadar yüksek olunca, bu tüketimi azaltmak için alınan ısı yalıtımı gibi tedbirler ve bu tedbirlerin EKB ile belgelendirilmesi son derece önem kazanıyor. Isı yalıtımı sonrası alınmış EKB ile binanın veya o bina içindeki konutların sahibi veya kiracısı hem ısı yalıtımının sağladığı %50 mertebesindeki tasarruftan istifade ediyor, hem de binanın veya konutun alım-satım veya kiralama değerinin artmasını sağlıyor.

Yayına Hazırlayan: Sarp ALTINEL
Yayıncı: Enerji Gazetesi

ÇOMÜ'DE ÖNEMLİ ENERJİ PROJESİ

Bilim-Teknoloji - 31 Mayıs 2013 16:33

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, enerji üretimi konusunda önemli bir projeye imza attı. İşte o proje ve detayları...

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Merkez Laboratuvarı (ÇOBİLTUM), enerji üretimi konusunda önemli bir projeye imza attı. Laboratuvarda sıcak su ile soğuk suyun çarpıştırılmasından enerji üretildi.


Proje hakkında bilgi veren ÇOBİLTUM Müdürü Prof. Dr. İsmet Kaya, makine termodinamiğin ikinci kanununa, yani "Carnot" makinesine göre çalıştığını söyledi. Kaya, "Bildiğimiz buzdolabı çalışma mantığına dayanmaktadır. Bir sıcak, bir de soğuk ısı deposu vardır. Silindirdeki özel alaşımın içinde bulunan malzeme soğuk suyla temas ettiğinde düzenli forma, sıcak suyla temas ettiğinde ise düzensiz forma geçmekte, yani ortamdaki moleküller düzensiz hareket etmektedir. Bu hareket ve torktaki etkileşim, silindirin hareket etmesini sağlamakta ve buna bağlı olarak da enerji üretilmektedir. Bu sistem, aynı zamanda havayla da çalışmaktadır. Bu yeni sistem 30 derece sıcak su (en fazla 50 derece yeterlidir) ve 15 derece altında soğuk suların sıcaklık farkına göre çalışmaktadır. Deneysel prototipi, fizik mühendisi araştırmacı Harun Güçlü ile hazırlandı. Makinenin hem yatay hem de silindirik halde üretimi mümkündür. Deneysel verim, yaklaşık yüzde 20 civarında bulundu ancak kullanılan malzemenin kalınlığı, malzemedeki etken madde, kayıp iş ve sıcaklık farkı gibi etkenler bunu değiştirmektedir." dedi.

Yeni enerji dönüşüm sisteminin Türkiye ve insanlık için stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kaya, herkesin korktuğu fayların, birer petrol kuyusu gibi enerji kaynağına dönüşebileceğini ifade etti. Jeotermal enerji kaynaklarına ek olarak güneş enerjisiyle elde edilen sıcak suyun depolanıp 24 saat düzenli olarak elektrik üretiminde kullanılabileceğini aktaran İsmet Kaya, enerji için milyarlarca dolar harcayan Türkiye'nin, yerel ve yenilenebilir temiz enerji kaynaklarını kullanarak kendi enerji ihtiyacının tamamını üretebileceğini, enerjinin dünyada problem olmaktan çıkacağını açıkladı.

ÇOBİLTUM Müdürü Kaya, proje hakkında şu bilgileri verdi: "Silindir üzerinde bulunan özel alaşımlı çubuğun bir yanından soğuk, diğer yanından sıcak su dökülünce, içinde oluşan kristal yapıdaki değişim sonucunda alaşımla çubuk içindeki özel malzeme etkileşir. Çubuk, alaşımla beraber silindiri teğet olarak bir yönde çeker ve döndürür. Çubuk kendisi de döner ve silindiri devamlı teğet olarak çeker. Silindirin çapı ve uzunluğu arttırılarak, etrafına yerleştirilecek çubuk sayısı da arttırılabilir. Böylece silindiri döndürecek tork miktarı artar. Kullanılan soğuk ve sıcak su da doğru orantılı olarak artacaktır. Güneş enerjisiyle üretilecek ve jeotermal kaynaklardan elde edilecek sıcak su bir depoda toplanarak, bu sistem düzenli olarak yılın her günü 24 saat çalışabilir. Böylece enerji dönüşümünde sürdürülebilirlik sağlanır."

Cihan

Haberin Kaynağı için Tıklayınız..